Ceyhan Hancıoğlu’nu özetleyebilir misiniz?
“Yıllar sonra bir hikayeyi bitirip yeni bir hikayeye başlayan yönetici olarak karşınızdayım”
İsmail kardeşim öncelikle hoşgeldiniz. Tabi çoğu insan tanır ama sektöre yeni katılan bir sürü genç kardeşimiz de var. Onlar için çok kısa bir özet yapalım. 1967 doğumlu, Fransız Koleji mezunu, sonrasında İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’ni bitiren ve 90 yılında sigorta sektörüne gelen bir yöneticiyim. Çok şirkette çalıştım. Küçük/büyük, bugün olan ve olmayan bir sürü şirkette çok maceralarım oldu. Tabi bunların hepsi sonraki hayatımda bana avantaj sağladı. Çünkü tecrübenin her türlüsü kariyerinize fayda sağlıyor. Kısaca böyle bir özgeçmişim var. Bugün de gördüğünüz gibi yıllar sonra bir hikayeyi bitirip yeni bir hikayeye başlayan bir yönetici olarak karşınızdayım. Aşağı yukarı 3.5 aydır Magdeburger Sigorta’nın da Genel Müdürlüğü’nü üstlenmiş durumdayım.
Ceyhan Hancıoğlu’nun şirket değiştirmesi, sigorta sektöründe 2023 yılının en çok konuşulan olayı oldu. Bu konuyla ilgili neler söylemek istersiniz?
“Sermayedarla yöneticiler arasında bir ten uyumu gerekir”
İsmailciğim öncelikle teşekkür ederim, bu soruyu cevaplamak lazım. Ülkemizde hikayeyi başka türlü anlatma merakı her yerde olduğu gibi burada da var. Bunun cevabını vermek kendi açımdan da beni tanıyanlar açısından da iyi olacak. Sonuçta çok şey söyleniyor. Bazen beni üzen şeyler oluyor ama bunlara takılmıyorum. Hayatta böyle şeyler var; ama gerçek cevabı sizin platformunuzla vermiş olayım. Bir kere konuşulsun bence bir daha da konuşulmasın. Zaten Ceyhan Hancıoğlu’nu bilenler bu anlatacağımı tahmin ediyorlar. Ama işin gerçeği çok basit, cevabı şu esasında; insan hayatında, şirket hayatlarında, kurumsal hayatta böyle şeyler olur. Hikayeler bir gün biter, başka hikayeler başlar. Ben de zaten 58 yaşına gelmiş bir adamım yani. 14 yıllık bir eski şirketimin macerası var. Ve gerçekten bugün de teşekkür edeyim kendilerine, Alman sermayedarımıza. Çok keyifli bir 14 yıldı benim için. Ve günün sonunda başarılı bir hikayeyi sonuçlandırdım esasında. Dolayısıyla o hikaye orada bitmeliydi. Niye bitti onu da söyleyeyim, herkes bir şey söylüyor; başarı, kar/karsızlık, başarısızlık, başka şeyler… Ama gerçek şudur; benim ağzımdan ilk defa resmi olarak söylemiş olayım. Sermayedarla yöneticiler arasında bir ‘ten uyumu’ gerekir. Zaten ben 14 yıldır çok uyumlu olduğum için yönetim kuruluyla çok başarılı şekilde hikayem vardı. Ama günün sonunda her şey eskisi gibi kalmıyor; çünkü hepimiz tecrübeleniyoruz ve yaşlanıyoruz değil mi, fiziki olarak da öyle. Ama bir insan, bir yönetici şunu yapmalı; biraz önce bahsettiğim ten uyumunda ileriye yönelik bir o uyumun eskisi kadar olmayacağını hissettiği anda o hikayesinin bitirmeli. Ben de onu yapmaya çalıştım. Gerçekten kendi kariyerimin güzel yerinde, eski şirketimin hikayesinin güzel yerinde bunu finalize etmek istedim ve çok şükür bu da bana nasip oldu. Sermayedarımızla oturduk; dostça, meddenice... Çünkü kolay değil ki 14 yıl ve o şirkette yaşattığımız hikaye ortada. Herkes de bunun takdirini verdi zaten, sermayedarım da yaptı bunu. Bir kere daha teşekkür ediyorum onlara. Benden sonra gelecek yönetici arkadaşlarımız da bizim bıraktığımız yerden inşallah daha da iyiye götürürler. Ben onlara ancak başarı dileyebilirim ama ben de benim tarafımda çok şükür yeni bir hikayeye başladım. Burada eskiden nasıl yaptıysak aynı şekilde hatta daha iyisini yapmak için bir yola çıktık. Yeni grubum da Bor Holding iştiraki olan Magdeburger Sigorta. Dolayısıyla hikayenin gerçeği budur. Ne söyleniyorsa yanlış ve yalandır. Bir hikaye bir yerde doğru noktada kimseye zarar vermeden, kırmadan, dökmeden bitmesi gerekirdi. Bu da bana nasip oldu. Gerçekten, çok güzel anılarım var orada. Hala bir sürü kardeşimiz orada, iş ortaklarımız orada. Hepsine bu vesileyle de teşekkür ediyorum. Geçmişteki destekleri ve teveccüleri için ama artık yeni bir hikayemiz var. Aynı şekilde bu hikayeye odaklanıp bir başarı hikayesi yaratmak için de aynı heyecanla bugün bu şirketimin başındayım.
Sektörle ilgili 2023 ü bıraktık artık geride kaldı yeni bir döneme başlıyoruz. 2023’ü değerlendirebilir misiniz sektör açısından?
“Türkiye sigorta sektörü, bu konuda her zaman iyi olmuştur. Ekonominin ve büyümenin hep üstünde büyüyen bir sektör olmuştur”
Ülkemiz ve dünya o kadar çok dalgalanma yaşadık ki hep beraber, sektör de tabi bundan etkilendi. Yıllar sonra kariyer değişikliğim de bu yıla denk gelince gerçekten 2023’ü unutacak bir durumum yok. Bir de bu arada Cumhuriyetimizin 100. yılı. Gerçekten o kadar çok anı biriktirdik ki; iyi-kötü açıkçası çok enteresan bir yıldı. O yılı kapattık, yenisine bakıyoruz artık. İnşallah daha iyi olacak ama sektör 2023 yılında bir sürü ekonomik konjönktür/dalgalanma, arkadan yakın coğrafyamızdaki savaş hareketleri, ayaklanmalar, olaylar... Dünyanın yaşadığı bu sürece baktığınızda hep söylüyorum; Türkiye sigorta sektörü, bu konuda her zaman iyi olmuştur. Ekonominin ve büyümenin hep üstünde büyüyen bir sektör olmuştur. Geçen seneye de baktığımızda %65 civarında gerçekleşen enflasyon var. Buna rağmen onun 50-60 puan üzerinde büyüyen bir sigorta sektörü var. Böyle baktığımızda iyi. Sektör büyümeye her şekilde devam ediyor. Ama tabi sadece prim büyümesine bakmamak lazım. Bir taraftan sigortalı adet ve poliçe adet büyümesine de bakmak lazım. Bu açıdan da baktığınızda Türkiye sigorta sektörü, herşeye rağmen yine başarılı bir yıl geçirdi. Adede baktığınızda da kabaca %10’lara varan bir sigortalı poliçe adet artışı var. Tüm branşlara yayılan bir artış bu. Ama lokomotif olarak bakarsanız mesela kaskoyu söyleyebilirim, sağlığı söyleyebilirim. Kaskolu sigortalı adedimiz arttı, yani daha çok sigortalandı insanlar. Sağlık tarafında yıllardır tamamlayıcı sağlıkta o ivme devam ediyor. Dolayısıyla biz sadece büyüme değil, rakam olarak reel büyüme değil; ama adet bazında da sigortalılık oranına da katkı yapan ve arttıran bir sene yaşadık. Bir de işin karlılık tarafına bakarsanız orada da fena değil sektör. Çünkü siz de biliyorsunuz ki bu ekonomik ve enflasyon etkisiyle ortalama primler de teknik olarak kabul edilebilir seviyelere geldi. Bunu daha çok kasko ve sağlıkta yaşadık geçtiğimiz sene. Bu sene de yaşadığımız büyük doğal afetler sebebiyle ve reasürans maliyeti etkisiyle de yangın ve doğal afetler teminatlarının yılı olacak açıkçası. Orada da bir toparlanma olacak fiyatlarda, istemesek de. Dolayısıyla sektör geçmişten, 2023 yılından aldığı teknik tarafta iyileşmeyi de bu sene inşallah sürdürecek gibi gözüküyor.
Peki bu reasürörle ilgili Biden Biden’da bir kriz olduğu, reasürörlerin çok yanaşmadığı gibi duyumlar aldık. Bazı yöneticilerimiz bunu öğrenip işin gerçeği anlattı ama konuyla ilgili bilginiz ya da bir yorumunuz var mı?
“İster istemez vatandaşa yansıyacak poliçe fiyatları da artmak zorunda kalıyor. Ama bunu da dozunda bırakmak lazım, çok da abartmamak ve olumlu tarafından bakmak lazım”
Biz de piyasanın içindeyiz, şirketimiz adına da bu anlaşmaların yenilemesi bu dönem olduğu için; bizzat bunları yaşadık. Baktığınızda ortada bir reasürans maliyetlerinin katlanması durumu var. Yaşadığımız hasarlar sadece Türkiye’mizde değil, dünyada yaşadığımız hasarların da etkisiyle uluslararası reasürörlerin yaklaşımları değişti. Ama Türkiye’nin üzerinde doğal afet sıkıntımızın çok olması ve afetlerin üst üste yaşanması bir sıkıntı yarattı tabi. En son doğuda, güneydoğuda yaşadığımız afet canımızı maddi manevi acıttı. Reasürans yenileme döneminde özellikle 31.12 anlaşmalarında bütün sektörü zorladı, biz dahil. Ama doğrusunu söylemek gerekirse öldürücü bir noktada mı, bence değil. Biraz kendimizi geçmişe taşırsak hikayemize, yıllardır konuştuğumuz bir şey var; özellikle kendi adıma ben söylüyordum bunu. Biz fiyatlama tarafında özellikle yangın ve mühendislik sigortalarında deprem teminatı fiyatı dışında fiyatları yeteri kadar anmadığımız, layıkıyla o teminatlara prim ayırmadığımızı söylüyorduk. Bugün artık bunun biz afetler sonrasında da reasürörün dikte etmesiyle bunu hayatımıza almak zorunda kaldık. Keşke kendimiz bunu yıllardır deprem ve doğal afetler primleri dışında ek teminatlara da primleri kademeli kademeli arttırmış olsaydık bu çarpıcı radikal değişimi bugün yaşamayacaktık esasında. Ama oldu bitti. Geriye dönük yapacak bir şey yok. Bugün bu hasarların yansımasını reasürörlerin de öneri ve dikte ettirmesiyle anlaşmalarımıza koyduk. İster istemez vatandaşa yansıyacak poliçe fiyatları da artmak zorunda kalıyor. Ama bunu da dozunda bırakmak lazım, çok da abartmamak ve olumlu tarafından bakmak lazım. Primlerin olgunluk seviyesinin artacağını düşünerek biraz teknik tarafta eğer rekabeti bozan bir piyasayla karşılaşmazsak bu yıl bir olgunlaşma fiyatı bekliyorum. Teknik olarak da kötü bir şey öngörmüyorum açıkçası.
Hazır tekniğe girmişken tüm acentelerin herkesin sıkıntısı olan malum trafik düzenleme regülatörün yaptığı bir piramit vardı. Trafik ve primler ile ilgili bu konuyla da ilgili bir fikrinizi alabilir miyiz?
“Sigortacılara güvenin artacağı, sigortalılara kaliteli hizmetin artacağı böyle bir iklim yakalamak için serbest tarifeye zaten gitmek zorundayız”
Şimdi İsmail hatırlarsın birkaç senedir SDDK’yla Türkiye Sigorta Birliği nezdinde sektör için bu çalışmalar başlatıldı. Önceki dönemki başkanlarımız da bugünkü başkanımız da gördüğüm kadarıyla o yol haritasına sadık kalmak istiyorlar. Doğrudan tazminat sistemi, trafikte serbest tarife dönemi gibi kademeli geçişi esasında yol haritası olarak belirlemiştik ve mutabık kalmıştık. Memnuniyetle görüyorum ki bugünkü başkanımız ve SDDK kurulumuz da o yolda gidiyor. Tabi bizim buradaki heyecanımız o takvime sadık kalarak bir an önce serbest tarifeye geçecek yol haritasını fiilen uygulamak. Ne kadar çabuk olursa o kadar iyi. O zaman da konuştuk; sigortacılara güvenin artacağı, sigortalılara kaliteli hizmetin artacağı böyle bir iklim yakalamak için serbest tarifeye zaten gitmek zorundayız. Orada hep konuşuyoruz; iyi sigortalı, iyi sürücüyü /kötü sürücüyü birbirinden ayıracak bir sistem bu. Geçmişte yaşadık doğrudur, bugün havuz sistemi bu da sorgulanıyor ama günün sonunda biz inşallah bir sene sonra benim tahminim çünkü 1 Ocak 2025 diye kaleme alınmıştı, inşallah ona sadık kalabiliriz serbest tarifeye geçeceğiz. Buralara ama geçerken tabi birkaç aydır da görüyorsunuz, yine düzenleyici denetleyici kurul şunu yaptı aksiyonlar aldı. En azından birkaç hafta önce biliyorsunuz asgari ücret etkisini de düşünerek zam oranlarını belirledi ilk 4 aya ilişkin ve bundan sonra 5. aydan sonraki. Bence doğru bir karardı, yerinde bir karar. Bir paket bir endeks sepeti kurdular. İçinde dövizden enflasyona, asgari ücrete kadar birçok önemli kriteri panelin içine koydular ve oradan çıkacak bir sonuçla bizim artık önümüzdeki dönemle bu ay bu mu artsın, şu ay şu mu olsun değil; orada gerçekleşen endekse göre çıkacak sonuçta sigortacı olarak biz tarife artışlarını uyguluyor olacağız. Bu da çok bence kıymetli bir şey. Yani güzel şeyler oluyor bunun böyle devam etmesi halinde ben geçmiş yıllardaki gibi trafiği çok konuşacağımızı düşünmüyorum. Konuşmak da istemiyoruz zaten. İnşallah o kötü günler o tartışmalı günler geride kalacak ve iyiye doğru gittiğimizi düşünüyorum açıkçası.
Acentelerle ilişkinizin altında yatan temel sebep?
“İlişkimizde güven önemli ve güven var. Bizim anayasamız güven. Zaten sigortacıyız yani güvenin olmadığı yerde bu işi yapma şansınız yok”
Şimdi onu benim anlatmam çok doğru değil ama tabi ben şunu yapıyorum, tabi olması gereken diye şunu anlatayım. Sonuçta evet ben bu sektörün içinden yetişmiş, gerçekten sigortacılığı temelinden öğrenmiş, işin teknik tarafından gelmiş, konuya hasbelkader hakim, bildiği konuyu ve bilgiyi de etrafıyla paylaşan, iletişimde bunu kullanan, sigortacılığın gelişmesi için elinden geleni yapan tabii ama acente iletişim tarafına gelince de evet iletişim tarafında biz çok samimiyiz. İlişkimizde güven önemli ve güven var. Bizim anayasamız güven. Zaten sigortacıyız yani güvenin olmadığı yerde bu işi yapma şansınız yok. Kişilik olarak da ben gerçekten insanları seven bir adamım. Yani iletişimde keyif alan, acentelerimizde oturup sohbet etmeyi seven onları dinlemeyi seven bir insanım. İsmailciğim dinlediğiniz zaman, anlamaya çalıştığınız zaman, zaten insanlar sizin niyetinizi gördüğü zaman iletişim çok daha kolay. Bu konuda da samimiyiz. Herhalde sıcaklığımız samimiyetimiz bu da iletişimi arttırıyor. Ama her şeyin başında tekrar tekrar söylemek lazım; ben acentelerimizle birlikte olmaktan, o birlikte geçirdiğim zamandan keyif alıyorum, gerçekten keyif alıyorum ama; hem sigortacı olduğum için çok mutluyum hem de bu iş ortaklarımızla her ortamda birlikte olduğum zaman çok mutlu oluyorum. Yani geri bildirim var; alıyoruz, veriyoruz, dinliyoruz. Sonuçta sektör hepimizin, sorunlar hepimizin, çözmek lazım; çözmek için dinlemek, anlamak veya dinletmek lazım. Karşılıklı bu, hepimiz bildiğimizi paylaşacağız. Bazen bizim de bilmediğimiz o kadar çok şey öğreniyoruz ki sahadan. Çünkü sahada olan acentelerimiz bizim, çok kıymetli bu. Kaale alacaksınız, dinleyeceksiniz. Her şeyi de beceremeyebiliriz ama dinlemek çok önemli ve bunu can kulağıyla dinlemek çok önemli. Ben de benim ekibimde bunu iyi yaptığımızı düşünüyorum. Samimiyetimizi bilirler. Bir de üstüne üstlük ulaşılabilir de bir adamım ben, ekibim de öyledir. Ulaşılabilmek önemlidir, gittikçe de önem kazanmaktadır. Bir pandemi dönemi yaşadık biliyorsun. Hiç öğrenmediğimiz, bilmediğimiz şeyleri yaşadık. Hiç aklımıza gelmeyen metotlarla yönetmeye başladık şirketleri biz.
Acentelerle bir yayın yaptınız galiba?
O da bizim bir gurur hikayemizdir. Açık söylemek gerekirse başta ben de çok korkuyordum. Çünkü o kadar interaktif ortamlarda iletişim kurarak bu panelleri veya organizasyonları yönetmeye alışığız ki nasıl olacaktı bu online iletişim diye düşündük. Bir teknik arızayla başlasak da 3 bin küsür acentemizle o kadar interaktifmiş gibi bir ortam yakaladık ki inanın ben bile keyif aldım. Sordum acentelerimiz de çok keyif almışlar. Bir daha böyle bir şey olsun istemem ama en azından kenarımızda fiziksel yapamadığımız zaman böyle bir seçeneğimizin de olduğunu ve bunu becerebildiğimizi gördüm.
Acentelerin dijitalleşme ile ilgili bir kaygıları var. Acentelere bir mesajınız var mı?
“Bizim de sigorta sektörü oyuncusu olarak hepimizin hayatında olan süreçlerin dijitalleşmesi, bu zaten olmazsa olmaz”
Yıllardır söylemeye çalışıyorum acentelerimizin dijitalleşmeden kaygıları olmamalı, çok net söylüyorum. Hep aynı şeyleri konuşuyoruz belki ama dijitali satış ve dışı diye ayırmak lazım. Dijital satış bambaşka bir dünya. Orada bir endişeleri olabilir ama orada da tavsiyem onlara; dijital satışı kendileri yapsın, başkalarına bırakmasınlar. Kendi acenteliklerinde dijitalleşmeye çalıştıkları sürece problem yok. Dijitalin kuralları var. Bunları uyguladıkları zaman ve kendi platformlarına taşıdıkları zaman gerçekten endişe edecek bir şey yok. Dolayısıyla satış tarafı başka. Ama ben burada geleceğe yönelik onlar açısından kaygı yaratacak bir durum görmüyorum. Diğer taraftan bizim de sigorta sektörü oyuncusu olarak hepimizin hayatında olan süreçlerin dijitalleşmesi, bu zaten olmazsa olmaz. Müşterimize, iş ortağımıza daha iyi hizmet vermek için zaten dijital dünyanın içinde olmak zorundasınız. Prosedürleri basitleştireceksiniz, ulaşmayı kolaylaştıracaksınız, sempatik portallar yapacaksınız, müşterimizi yönlendireceksiniz, çapraz satışlar yapacaksınız ama bu zaten hepimizin yapmaya çalıştığı bir alan. Burada onları üzecek ya da endişe ettireceklerinin aksine onların hayatlarını kolaylaştıracak şeyler bunlar. Bundan da mutlu olacaklarını düşünüyorum, dijital satıştan korkacak bir şey yok. Türkiye’nin yaşadığı bir coğrafya var, buranın bir kültürü var, alışkanlıklarımız var. Hep söylüyoruz, dokunmadan ve dokunulmadan yapılacak bir iş değil bu sigortacılık. Belli kalıplaşmış basit ürünler için bunu yapabilirsiniz ama dijital ortamda ve uzmanlık gerektiren alanlarda ki sigorta branşlarının çoğu böyledir uzmanlık gerektirir, satan açısından da aracılar açısından da. Dolayısıyla burada bir dijital satış endişesi ve riski yok. Yüzyüze ve birebir karşılıklı dokunmayla gidecek kısmıdır bu, pek değişmeyecektir.
Sigorta ordusu kurmalıyız demiştiniz? Bunu biraz açabilir miyiz?
“Bütün paydaşlarımızın kalitesini donanımını arttıralım. Sonuçta bu sahaya yansıyacak inanıyorum ki zaten bu her yerde böyle, dünyanın her tarafında. Ne kadar sahaya donanımlı sigortacıyı indirirsek o kadar çok sigortalımız olur”
İyi ki sordun İsmail bu soruyu, her yerde açıklamaya çalışıyorum. Şimdi İsmailciğim bu ordu meselesi şu; yanlış anlaşılıyor, ordu neyi ifade eder; bir gücü ifade eder. Ordu neyi ifade eder; bir düzenli organizasyonu ifade eder. Ordu neyi ifade eder; donanımlı yetkinliği ifade eder. Benim mesajım buydu esasında. Bir de tabi şöyle bir gerçeğimiz var; benim oradaki ikinci vermek istediğim mesaj 84 milyonluk kocaman bir nüfusa sahip ülkeyiz biz. Sigortalılık oranına ve sigortasızlık potansiyeline baktığınız zaman da müthiş bir potansiyel var. Ben bunu güçlendirmek için bu mesajları veriyorum esasında, kimseyi üzmek daraltmak için değil. Söylemek istediğim şu; trafik sigortasının hala %75’ini sigortaladığımız, kaskonun hala %30’unu sigortaladığımız, konutların o oranlarda sigortaladığımız oran geri kalana odaklanmak istiyorum ben. Benim getirmek istediğim yer bu esasında. Oraya da nasıl gideceksiniz, daha çok sahaya inerek. Daha çok nasıl gideceğiz; bugünkü kapasitemizde yetişemediğimizi ifade etmek için söyledim. Sayılar önemli değil; 80 bin derim, 180 bin derim, 380 bin derim hiç önemli değil. Ama bugünkünün 2 katı, 3 katı, 4 katı daha çok olalım ki daha çok sahaya inelim. Daha çok olalım ki daha çok vatandaşa ulaşalım ve daha çok sigortacılığı anlatalım. Sigortacılık o kadar güzel, o kadar keyifli ve insanlık yararına bir iş ki; bunu ancak anlattığınız zaman bunu faydaya dönüştürebilirsiniz. Anlatmak için de güce ihtiyacımız var, o yüzden ordu diyorum. Yoksa acente açmak gibi bir derdim yok benim. Tabii ki acentelerimizde yapalım bunu, tabii ki brokerlarımızda yapalım; yani acentelerimizin altında yapalım zaten bunu. Ben başka bir satış mecrasından bahsetmiyorum ama sayımızın artması gerektiğini söylüyorum. Daha çok sigortacı yapalım. Sigortalıları daha çok sigortalı yapmak için daha çok sigortacı yapmak zorundasın. Bir de orada şunu da kastettim tabii yetkinlik dedik, bunun için eğitim lazım. Çünkü doğru satmak için donanım, bilgi ve tecrübe lazım. Bu bilgi için de insanları eğitmemiz lazım. O yüzden yine Türkiye Sigorta Birliği çatısı altındayken başlattığımız bir süreç hala devam ediyor bildiğim kadarıyla. Sigorta akademiyi konuşalım. Bütün paydaşlarımızın kalitesini donanımını arttıralım. Sonuçta bu sahaya yansıyacak inanıyorum ki zaten bu her yerde böyle, dünyanın her tarafında. Ne kadar sahaya donanımlı sigortacıyı indirirsek o kadar çok sigortalımız olur. Benim oradaki mesajım buydu açıkçası.
SEDDK’nın el koyduğu 2 sigorta şirketleriyle ilgili yorumunuz var mı?
“Evet ruhsat bedelleri arttı buna da şaşırmamak lazım, ben bunu da çok olumlu buluyorum. Biraz önce bahsettiğim gibi sigortacılık o kadar ciddi bir iş ki belki bu paralar bile yetmeyecek esasında”
Orada da benim çok net yorumlarım var, tabii bazen yanlış anlaşılıyor ama; ben dahil kimse hiçbir şirkete el konmasını istemez, bu çok net. Sonuçta ben de bu sektörde yıllardır yöneticilik yapan bir adamım ve hatırlatmak gerekirse beni tanıyanlar bilir ama ben bugün 2 tane var olmayan şirkette bile yöneticilik yaptım. Dolayısıyla en çok beni üzer bu işler hem bir vatandaş olarak hem de bir sigorta sektörü yöneticisi olarak. O yüzden kimseye el konmasın, istemem ama sigortacılık o kadar ciddi bir iş ki o kadar vizyon, o kadar sermaye gerektiren bir iş ki burada da gücünüz lazım. Bunun için de bu yapılana da bu tarafından baktığınız zaman güçlü oyuncu değilseniz veya güçlü olamayacaksanız sermayenizi koyamayacaksanız, daha çok güç ortaya koyamayacaksanız bu yolun da bir sonu var. Burada yaşanan budur. Tabii ki bu şirketler özelinde bir yorum yapmayacağım, haddimi aşar ama ben onların doğrusunu yanlışını bilmem. Hiçbir oyuncumuz bu duruma düşmesin istemem; ama ciddi olarak bu işe konsantre olmayan, organizasyonunu fokus etmeyen ve gerekli sermayeyi koymayanların da bu sektörde kalmaması doğaldır. İki tarafından böyle yorum yapmış olayım. Evet ruhsat bedelleri arttı buna da şaşırmamak lazım, ben bunu da çok olumlu buluyorum. Biraz önce bahsettiğim gibi sigortacılık o kadar ciddi bir iş ki belki bu paralar bile yetmeyecek esasında. Çünkü sadece kurmak da değil İsmail kardeşim, bu şirketlerin hayatını sürdürmek için de paraya ihtiyacınız var. Bugünkü sistemde şirket büyüdüğü sürece para koymak zorunda kalıyorsunuz. Bunları da tartışıyoruz yıllardır. Dolayısıyla bu sigortacılık ki dünyada da bu böyle. Hep söyleriz, Türkiye’nin aksine sigorta sektörü dünyada çok daha güçlü. Finansal alanda finansal sektörün en önde giden kurumları sigorta kurumları. Bu gücü yakalamak hayalimizde olsun. Bunlar içinde yapılan bunlar ciddi somut adımlardır. Bu açıdan da bedellerin artmasını ben olumlu buluyorum. En azından içeride bulunan veya gelecek bütün talip oyuncuların da gerçekten ciddi, bu işe para ayıracağını somut olarak gücünü koyacak bir yapıya gitmesi açısından da doğru buluyorum açıkçası.
Magdeburger Sigortadaki hedefler neler?
“Ekip olarak da güçlü bir ekibiz, kaliteli bir ekibiz ve tecrübemiz de var çevremiz de. Üstüne üstlük sektörün bütün iş ortaklarının, acentelerimizin, brokerlarımızın gerçekten büyük teveccüleri var. İyi şeyler konuşacağız, iyi şeyler olacak”
Bazen şöyle de soru soruldu Ceyhan Hancıoğlu niye Magdeburger’i seçti, açıkçası ben ve ekibimin alışkın olduğu bir şey. Bir bebeği alıp büyütmek ve gerçekten sigorta sektörünün kabul edilen bir oyuncusu haline getirmek gibi bir arzumuz var. Bu bizi heyecanlandırıyor. O yüzden de Magdeburger sağolsun Bor Holding sermayedarıyla da hikaye olarak birbirimize inandık. Burada da böyle bir potansiyel var, bugün küçük bir oyuncuyuz belki ama kısa sürede birkaç yıl içinde tabi kısa süre derken yarın olacak bir iş değil, bu çok ciddi bir sektör. Buraya konsantre olmak lazım. Kendinizi adamanız gerekiyor ekibinizle beraber, sermayenizi koymanız gerekiyor. Organizasyonunuzu güçlendirmeniz gerekiyor. Bu açıdan da Magdeburger tam bize göreydi ekibimle beraber. Bugün gerçekten sektörün içinde hatırı sayılır, kaliteli, güçlü ve tecrübeli bir ekiple beraberiz şu anda. Dolayısıyla bu ekibin de başarıdan başka hedefi olamaz. Geçmişte yaptıklarımız gibi tekrar bir başarı hikayesini yaratacağız diye düşünüyorum. Sermayedarımız gerektiği ölçüde ve zamanda sermayesini koyuyor ve koymaya devam edecek, bu sözü de karşılıklı verdik. SDDK’mız ne istiyorsa onu yapıyoruz ve yapmaya hazırız. Bundan sonra da böyle olacaktır. Gerekli ölçüde sermayemizi de koyar durumdayız. Ekip olarak da güçlü bir ekibiz, kaliteli bir ekibiz ve tecrübemiz de var çevremiz de. Üstüne üstlük sektörün bütün iş ortaklarının, acentelerimizin, brokerlarımızın gerçekten büyük teveccüleri var. İyi şeyler konuşacağız, iyi şeyler olacak. Magdeburger’in hedefi de inşallah 5 sene içinde sektörün ciddi bir oyuncusu olmak; ilk 10’u zorlayan ve ilk 10’u hedefleyen, Pazar payları %2.5 ların altında olmayan bir sıralamaya oturmuş ama para da kazanan. Çünkü geçmişte Magdeburger baktığınız zaman çok eski, 40 yıldır olan bir ismi konuşuyoruz ama uyumaya alınan bir lisanstı. Hatırlarsanız dünya devi bir şirketimizin aktifinde duruyordu pasif bir şekilde. 5 sene önce de bizim grubumuz bu lisansı almış ve 2. dönemini yaşayan 5 senelik genç bir şirketi konuşuyoruz; ama eski bir markayı konuşuyoruz, bu da bizim avantajımız. 5 senede sadece yakalanamayan bir karsızlık dönemi yaşamışlar. Şimdi biz de inşallah yeni hikayemizde tüm ekiple beraber, bütün iş ortaklarımızla bu karsızlık dönemini bitirip karlı büyüyen ve 5 sene içinde sektörün marka algısı çok daha güçlenmiş, iyi yönetilen, kar üreten bir şirket haline getirmek. Bunun peşindeyiz inşallah da bunu yapacağız.
Geçtiğimiz günlerde lansmanını yaptığınız bir ürününüz var. Biraz bahseder misiniz?
“Koyduğumuz özelliklerle Magdeburger Sigorta’nın bundan sonra ana kasko ürünü Kaskolamag, Mag servislerimizde hizmet verecek çoğunlukla. Bu ürünün de lansmanını yaptık”
Ürünleri biraz önce söyledim belki eksik kalacak. Kasko Türkiye’de çok önemli sigortacılık açısından, ana branş. Kasko ve sağlık yine son yıllarda özellikle tamamlayıcı sağlık tarafındaki ivmeyi biliyorsun, 10 yıldır neredeyse müthiş bir artış var sektörde baktığınızda sigortalılık anlamında. Tabi ki Magdeburger’in de 2 ana branşı kasko ve sağlık olacak, bunu gerçekten büyütmek alanında ama bu demek değildir ki diğer branşlarda olmayacağız. Oralarda da olacağız ama kaskoyla sağlık açıkçası bizim lokomotif branşlarımız olacak. Zaten zorunlu sigortalarda piyasa oyuncusu olacağız. Ama baktığınız zaman geçmiştekine benzer bir hikayeyle piyasanın her ürününde olan bir sigorta sektörü oyuncusu olacağız açıkçası. ‘Kaskolamag’ ürünümüz de ismi de gerçekten içimize çok sindi. İlk Mag servisimizi açtık orada tanıttık. Kaskolamag ürünümüzün piyasada benzerleri olsa da artıları da var. Koyduğumuz özelliklerle Magdeburger Sigorta’nın bundan sonra ana kasko ürünü Kaskolamag, Mag servislerimizde hizmet verecek çoğunlukla. Bu ürünün de lansmanını yaptık. Bu vesileyle iş ortaklarımıza hatırlatmış olayım, yine onları da motive edecek, müşteriyi de memnun edecek, kazan-kazan modeli uygulayacağımız bir ürün gerçekten. Burada tabi şöyle de bir mesajımız var. Biraz önce bahsettim; biz sigortacıyız ve bu sektörün büyümesi için varız öncelikle. Önce sektör sonra şirketimiz. Eğer bugüne kadar kasko yaptırmadıysanız lütfen gelin sigortasız kalmayın ve kasko ürününüzü alın. Tabii ki bizden alırsanız da mutlu oluruz. Kaskolamag’ın da açıkçası ana mesajı bu.
Acente ağınız nasıl şu anda?
“Ama burada şöyle bir özellik var beni çok mutlu eden ve ekibimi gururlandıran; önceden tanıdığımız, çalıştığımız çokça acente burada. Ama geçmiş dönemde hiç çalışmadığımız, hiç tanımadığımız 100’ü aşkın acentelerimiz de var”
Biz Magdeburger Sigorta’ya geldiğimizde, 3.5 ay öncesini söylüyorum aşağı yukarı 1000’e yakın acentemiz vardı. Bugün 1500’ leri geçtik. Ama burada şöyle bir özellik var beni çok mutlu eden ve ekibimi gururlandıran; önceden tanıdığımız, çalıştığımız çokça acente burada. Ama geçmiş dönemde hiç çalışmadığımız, hiç tanımadığımız 100’ü aşkın acentelerimiz de var. Bu tabi ayrı bir gurur bizim için. Diğer şirketlerle çalışan acentelerimizin de bizim hikayemize olan teveccüh çok var ve bu çok kıymetli bizim için. Bu anlamda da açıkçası gurur duyuyoruz. Yani sayı çok önemli değil açıkçası. Bunun sonu yok, daha çok acente katılacaktır aramıza ama tabi önemli olan; bu yolculukta, bu başarı hikayesinde bize yoldaşlık yapmaları, arkadaşlık yapmaları. Bu çok keyiflendiriyor bizi. İnşallah onların da kazandığı, bizim de kazandığımız, sigorta sektörünü büyüttüğümüz ve gerçekten sigortasız insanları sigortaladığımız yeni bir hikaye açıkçası bizim temennimiz.
Spora olan düşkünlüğünüz var, bunu Magdeburger’de de göstermiş oldunuz. Kısaca açıklar mısınız?
Magdeburger’e haksızlık yapmayayım. Magdeburger zaten vardı sporun içinde. Biz eski şirketimizde belki çok adette ve çok yayılmacı politikayla bunu yaptığımız için de hep böyle sporla anılıyorum. Çok da güzel işler yaptık esasında. Burada zaten devam eden bir hikaye vardı. Biz de yine ufak bir hamle yaparak Fenerbahçe Kulübü ile de bir anlaşma yaptık. Fırsat çıktıkça, bütçemizin el verdiği sürece tabii ki Magdeburger Sigorta olarak da bu alandan uzak kalmayacağımızı söyleyebilirim.
Diğer markalar sanki sizin sporla bireysel ilişkinizden sebebiyet sizin arkanızdan spora yönelmeye başladı. Sektörde böyle bir artış oldu sanki.
“Bu işlerin markanıza çok büyük katkıları oluyor. Dolayısıyla herkesin mutlu olduğu bir yapıydı. Fırsatlar çıkarsa ve imkan da olursa bu şirketimizde de bunu sürdüreceğiz inşallah”
İsmail kardeşim, bu kartopu gibi; yani yuvarlanmaya başladıkça büyüyor esasında. Bir de tabi öncü olarak piyasaya çıktığınız zaman herkes sizi bulmaya çalışıyor, ulaşıyor zaten ama biz gerçekten keyifle yaptık bu işleri. Evet ben de bir spor severim sonuçta. Yani salonlar, stadlar… Her yerde keyifle vakit geçiren bir insanım ama yaptığımız şuydu; çok yayıldık, her yere dokunduk ki bu çok önemli bir şey Türkiye coğrafyasında. Türk insanı için spor önemli. Seyretmek, katılmak, aktif spor yapmak... Bu yüzden ben çok kıymetli buluyorum. Tabii bir de bu işin sigorta şirketine fayda tarafı da var, bu yadsınamaz. Bu işlerin markanıza çok büyük katkıları oluyor. Dolayısıyla herkesin mutlu olduğu bir yapıydı. Fırsatlar çıkarsa ve imkan da olursa bu şirketimizde de bunu sürdüreceğiz inşallah.
2024 ile ilgili sektöre bir mesajınız var mı?
“Günün sonunda sigorta sektörü büyüdü. Aynı hızda büyümese de adetli büyümenin devam edeceği, enflasyon üzerinde büyümenin de devam edeceği, karlılık tarafında da inşallah gereksiz rekabete girmediğimiz bir yıl olur”
2024 bizde yerel seçim dönemi ama ben seçime rağmen negatif bir şey beklemiyorum açıkçası. Ekonomik göstergelerin de biraz daha istikrarlı olduğu, enflasyonun düşmesinin devam edeceği, enflasyon düşse de o enflasyonun yine üstünde bir büyüme olacağını düşünüyorum. Tabi ki geçen seneki adet büyümesinde özellikle kasko branşında Türkiye araç satışı olarak geçen sene yılların rekorunu kırdı. Yani 1 milyon 200 bin bandını geçen bir araç satışı oldu ülkemizde. Bu tüm zamanların rekoru. Tabii ki bunun da oto sigortalarına katkısı oldu. Doğal afetlerin sonrasında maalesef istemeseniz de DASK ve Yangın Sigortaları’na, Konut Sigortaları’na, İşyeri Sigortaları’na bir teveccüleri arttı. Belki iyi şeyler değil ama günün sonunda sigorta sektörü büyüdü. Aynı hızda büyümese de yine de ben azıcık da olsa adetli büyümenin devam edeceği, enflasyon üzerinde büyümenin de devam edeceği, karlılık tarafında da inşallah gereksiz rekabete girmediğimiz sürece ve mali disiplin katkısıyla da oradan uzaklaşmadığımız sürece ve ayağımızı yorganımıza göre uzattığımız sürece 2024’ ün kötü olacağını düşünmüyorum ve istemiyorum. O yüzden ben iyi tarafından bakmak istiyorum. İyi olacak diyelim iyi olsun.
Ülkemiz deprem bölgesinde, eğitimle ilgili bilinçsizlik de var. Deprem kuşağı dolayısıyla DASK ile ilgili görüş ve önerileriniz mesajlarınız neler?
“DASK tarafında yani zorunlu tarafta bile geçmişteki bazı uygulamaların bu doğal afette bizi, vatandaşımızı, sigortacıları, bütün paydaşları zor durumda bırakan olaylar yaşadık. Ama günün sonunda hepimiz bir şeyler öğrendik ve hızlı aksiyonlar da alındı açıkçası”
Sigortacı olarak yapılacaklar var. Maalesef bu son yaşadığımız deprem de çok acı dersler çıkardık. DASK tarafında yani zorunlu tarafta bile geçmişteki bazı uygulamaların bu doğal afette bizi, vatandaşımızı, sigortacıları, bütün paydaşları zor durumda bırakan olaylar yaşadık. Ama günün sonunda hepimiz bir şeyler öğrendik ve hızlı aksiyonlar da alındı açıkçası. Burada SDDK’mız, DASK kurumumuz, Sigorta Birliğimiz çok yakın çalışarak hızlı aksiyonlar aldı. Buradan artık ben eskisi kadar canımızın yanacağını düşünmüyorum. Ama sigortalı vatandaş tarafına geldiğimizde yine çıkardığımız ders biraz önce bahsettiğim ‘sigortasızlık oranımız’. Bunu düşürmemiz lazım, insanların sigortaya daha çok kafa yorması ve sigortalanmaya çalışması lazım ama bu tek taraflı değil. Burada sektöre de sigortalılarımıza da düşen büyük görevler var. Sigortalanmak adına onların da gayret göstermesi lazım, bu tek taraflı değil. Anlatıp anlatıp sigortalayamadığımız da oluyor. Bizi lütfen biraz daha anlayışla karşılasınlar, daha çok dinlesinler ve biz daha çok anlatalım, daha çok sahaya inelim ama bu yıl ; en azından 2024 yılı için söylüyorum, bu yaşadığımız olaylardan sonra daha çok sigortalamak ve sigortalanmak adına çokça biraraya gelelim. Bütün kamu kurumları, paydaşlar, SDDK’mız, birliğimiz, sigorta şirketleri, acentelerimiz, brokerlarımız, tedarikçilerimiz kim varsa bu konuda daha sıkça biraraya gelelim. Geçmiş kötü tecrübeleri yaşamamak adına, insanlarımızı daha çok sigortalamak için, kurumları daha çok sigortalamak için birlikte ne yapabiliriz buna bakmak lazım. Zaten belli gündemimiz var; İstanbul depremi. Bu konu bence önemli ve ıskalamamak lazım; evet yani kaçınacak bir şey yok. İstanbul veya başka, olacak bu. Bugün olmaz, yarın olmaz, 10 yıl sonra olur. Bunu kimse bilmiyor ama olacakmış gibi; hükümetimiz, devletimiz herkes bir aksiyon aldı zaten. Tabii ki binalardan, yapılardan başlamak lazım. Herkesin üstüne düşen görevi yapması gerekiyor. Bizim üstümüze de düşen yol haritası belli zaten. Gerçekten sigortalanacak değerlerin kalitesini arttırmak üzere herkesi rahatlatacak aksiyonları hızlıca birlikte almalıyız, söyleyeceğim budur depremle ilgili.
KISA KISA
Kahve İnsanı mısınız, çay mı?
Artık ikisi de var. Önceden çaycıydım, kahve içmezdim ama son birkaç senedir kahve de içiyorum.
İş hayatınızda sizin olmazsa olmazınız nedir? Çalışırken en çok neye dikkat edersiniz?
Çok çalışmak ve başarı.
Fenerbahçe sevginiz var, odada da forma var, Fenerbahçe’yle ilgili bir deplasman hikayeniz var mı?
Hikaye çok, ama bir tanesini anlatayım; annemle yaşamış olduğum bir hikaye. Üniversite yıllarında bir Sakaryaspor deplasmanına gitmiştik ki Sakarya deplasmanları çok özeldir, çok güzeldir çok keyif alırız. Sakarya deplasmanı olaylı bir maçtı, olur böyle şeyler biliyorsunuz. Saha karıştı, futbolcular karıştı, ortalık karışınca tabi tribünler de karıştı. Biz de bir deplasman seyircisi olarak kale arkasında yerimizi almıştık. O maç maalesef çok kötü sonuçlandı ve şehirden çıkışımız çok zor oldu. O anı unutamıyorum ama oradaki sıkıntı şuydu; benim anacığım televizyonda canlı yayında maçta o zor anlarda beni yakalamış ve ben tabi her genç gibi o maça habersiz gitmiştim. Ailem bilmiyordu. Televizyonda yakalandık. Tabii anam benim bütün gün ağlamış. Oradaki olayları da görünce: ‘Benim oğlum orada ne yapıyor, nasıl eve geri dönecek?’ diye saatlerce ağlıyor. Akşam çok şükür ben eve sağ salim gidince bir sarılmamız oldu. Hiç unutamadığım bir şey, tabii gençlik yıllarımda bir sürü anım var ama bu anamı da üzdüğümden dolayı benim için gerçekten önemli bir anıdır.
Bu seneki Fenerbahçe ile ilgili görüşünüz ne, var mı sizce şampiyonluk?
Taraftar olarak isterim ama tabii çok kolay değil. Sonuçta Galatasaray’la giden sıkı bir rekabet var. Yine klasik bir şey söyleyeceğim ama hak edenin kazandığı bir süreç olsun diyelim. Hak eden kazandığı sürece problem yok.
Konferans Kupası’nı alabilir mi?
Ben isterim ama bu biraz tecrübe işi biliyorsunuz, o uzun maratonda nefesinizi sonuna kadar iyi saklamak lazım.
Futbolun dışında başka spor alanlarına da ilginiz var mı?
Seyretmek açısından evet, iyi bir seyirciyim; basketbol, voleybol ve hentbol. Futbol kadar gitmesedem de izlemekten keyif alırım. Ama tabii ki futbol herkesin birinci sırasında. Bizim de öyle.
Messi mi Ronalda mu?
Messi
Neden?
Daha teknik çünkü, tekniği daha çok severim. Bir de boyu bana daha yakın ya ondandır belki.
Bu meslekte olmasaydınız ne iş yapardınız?
Futbolcu olmayı becerebilseydim olurdum ama çok mümkün değildi. Ben işletme okudum, günün sonunda yönetici olmak istiyordum, liderlik yapmak istiyordum. Böyle bakarsanız meslek sorarsanız gerçekten sigortacı olduğuma çok mutluyum, iyi ki de olmuşum. Yine olmak durumunda kalırsam sigortacı olurdum herhalde.
Hobileriniz neler?
Temiz havayı severim, gezmeyi severim bir de enstrüman çalmayı severim. Biliyorsunuz bir bateri merakım var. Artık evde çalışıyorum, önceden ofisimdeydi. Hafta sonları hanımım izin verdiği sürece, komşuları rahatsız etmediğim sürece bateri çalmaya devam ediyorum. Onun dışında bir sporsever olarak spor alanları.
Gençleri bu sektöre kazandırmak için, onları heyecanlandıran bir sektör olduğunu nasıl anlatmamız lazım? Gençlere bir tavsiye/mesajınız var mı?
Sigorta sektörünün bahsettiği gibi genç kuşaktan, kaliteli ve gerçekten donanımlı insanlara ihtiyacımız var. Bu bizim perantasyon sorunumuz. Yani sigorta potansiyeline Türkiye’de ulaşacak daha iyi bir mekanizmayı kurmamız lazım. Burada da nitelikli insanlara ve gençlere ihtiyaç var. Onlara mesajım şu: Gerçekten o kadar büyük bir potansiyel var ki geldiğimiz noktadan çok çok çok ileriye taşıyabiliriz. Bu yüzden gelsinler, bu sektörde heyecan var. Hep söylüyorum; ben niye sigortacı olurdum bir defa daha anlatmış olayım. Keyif almamın sebebi: 1-İşin içinde insan var. İnsan olduğu için de tabi iletişim var. 2-Güven var. Bir kere sigortacı ‘güvenilir adam’, sigortacı ‘iyi bir adam, iyi bir insan, güvenilir bir insan’ . Bu çok keyif veriyor bana. 3- Sigortacılık. İnsanlığa fayda sağlayan bir şey. Malınızı, canınızı koruyan bir sektörden bahsediyoruz. Buna gerçekten çok ihtiyacımız var. Bu yüzden gençler lütfen gelsin, günün sonunda mutlu olacakları, insanlığa fayda sağlayacakları, insanların kötü gününde, başlarına bir şey geldiği anda yanlarında yardımcı olan bir müessese. Gençleri çok mutlu edecek şeyler bunlar esasında. Bir de işin içinde matematik ve istatistik var benim bayıldığım. Bunları seven, bunların arasından birkaçını içine sindiren bütün gençler ne olur gelsinler. Gerçekten çok keyif alacaklar. Dünyadaki potansiyel bizim ülkemizde tersine çalışıyor. Bu yüzden bizim gidecek daha çok alanımız var. Çok güzel işler yapabiliriz. Ülkemizde sigortacılığı daha tepelere taşıyabiliriz. Gençlere tavsiyem bu heyecana ortak olsunlar.
Son mesajınızı alalım.
İsmailciğim; hepimiz duygusalız, hepimiz insanız. Benim de bu dönemde yaşadıklarım tabii ki kolay değildi. Bir süreci bitirmek, yen bir süreci başlatmak. Ama insanın hayatında bu var. Bunu kabullenmemiz gerekiyor. Sonuçta ben bir sigortacıyım. Sigortacılık yapmaya fiziğim ve sağlığım el verdiği sürece devam edeceğim. Bu ülkenin sigorta sektörü için, gençlerinin önünü açıp buraya davet etmek için ve sigortacılığı yaymak için elimden geleni yapacağım. Ne olur bu yolda bizi kimse yalnız bırakmasın. İnsanların sonuçta hikayeleri bir yerlerde biter bir yerlerde başlar. Çok güzel bir sektörün mensuplarıyız, bunun bilincinde olalım. Sigortacılık sektörünü büyütmek için, hep beraber bütün paydaşlar uzlaşma yoluyla bir araya gelmeye devam edelim. Tekrar bu vesileyle bütün paydaşlarımızın, arkadaşlarımızın, ortaklarımızın yeni yılını kutluyorum. Bir önceki yıldan ve önceki yıllardan çok daha keyifli, mutlu, sağlıklı ve huzurlu olmasını diliyorum. Çok teşekkür ediyorum.