Öncelikle bu son gelişmelerden, SEDDK’nın aldığı karar ve düzenlemeler aynı zamanda trafik konusunda acentelerden aldığınız geri dönüşler hakkında düşüncelerinizi bizimle paylaşır mısınız?  

Tabii öncelikle sektöre, paydaşlara ve kamuoyuna bunların iletilmesi konusundaki katkılarınız için sizlere teşekkür ediyorum. Çünkü bu gerçekten önemli. Körlerin sağırların birbirini ağırlamadığı, özellikle tüm paydaşların el ele vererek sorunlara çözüm üretmesi adına, aslında SDDK’ya ilettiğimiz bu konunun TSB ile birlikte masaya yatırılıp çözüm aranması, olması gereken güzel bir olay.

Pınar Kuriş; “'Bugün, bugünü yaşa' diyerek müşterilerimizin an’da kalabilmelerini hedefliyoruz” Pınar Kuriş; “'Bugün, bugünü yaşa' diyerek müşterilerimizin an’da kalabilmelerini hedefliyoruz”

Öncelikli olarak SDDK’dan birtakım beklentilerimiz var. Göreve geldiğimizden bu yana 5 yıl bitti, şimdi 4 yıllık bir görev süresindeyiz. Bu süreç içerisinde, geçen dönemden kalmış yarım ve devam eden, söz verilmiş işlerimiz var. Bugüne kadar yaşanan ekonomik koşullar, ülkenin seçim atmosferi, pandemi, deprem felaketi gibi konjonktürde öncelik verilerek ötelenen hususlar oldu. Tabii ki bunlar, sektörün gelişimi, acentenin hayatiyeti ve işte sürekliliği sağlamak açısından oldukça önem arz eden konular. 

Örneğin, otomotivcilerin, galericilerin, oto alım-satım yapan kişilerin şikayetçi olduğu ve biz acentelerin icap ve kabulü birleştirip poliçenin vücut bulduktan sonra aracın herhangi bir nedenle satışı sonucunda poliçenin iptal edilerek yenisinin yaratılması gibi sıkıntılı süreçler var. Şu an içinde bulunduğumuz konjonktürde, biliyorsunuz, Anayasa Mahkemesi’nin aldığı kararlar neticesinde ve mahkeme kararlarında, 15 günlük noter sürecinde devam eden eski sigorta poliçesinde meydana gelen hasarlarda, poliçe sahibinin aracı devretmesine rağmen sorunun devam etmesi ciddi bir sıkıntı yaratıyordu. 

Bununla ilgili sürecin en önemli kısmı devirize. Bizim bu işe başlamamız 1977 senesinden hemen hemen 2016 yılına kadar hep devirize ile vardı. Dolayısıyla iyi risk-kötü risk konusunda konuşuluyor ama ikisi birbirini tamamlar ve iyi risk kötüyü bertaraf eder diye düşünüyoruz. SDDK da bu konu üzerinde özellikle duruyor; ancak trafik yasasında ufak tefek yasal değişiklikler gerekiyor. Önümüzdeki süreçlerde bunun da olabileceği ile ilgili olumlu dönüşleri SDDK’dan aldık.

Bunun dışında, hepimizin bildiği üzere Doğrudan Tazmin konusu çok önemli. Fiyattan ziyade, hizmeti ve sağlayıcısını öne çıkartacak bir konu. Hizmeti sağlayan kim? Biz acenteler. 7/24 dokunuş mesafesinde olmamız nedeniyle bu önemli bir konu. Doğrudan tazmin de artık hazır hale geldi zannediyorum. Önümüzdeki süreçte, Serbest Trafik Sigortasındaki Serbest tarifeyle beraber bunu hayata geçireceğiz. 

Ancak Serbest Tarife konusunda bazı çekincelerimiz var; o da serbestliği canımızın istediği şekilde uygulamak olarak algılanmasın istiyoruz. Mutlaka kontrollü serbestlik olsun istiyoruz. Zorunlu poliçede bir sigorta şirketinin tüm dağıtım kanallarında aynı olmasını talep ediyoruz. Örneğin, bir havuz fiyatı, taban fiyatının altında kesinlikle bir fiyat veya poliçe kesilememeli; birtakım zorunluluklar gelmeli. Müşterek rakamlar tespit edilmeli, %25-%27 o alanda serbest tarife uygulanabilmeli.

Ama mutlaka altını çiziyorum, sigorta şirketlerinin kendi dijital kanalları, iştirak olduğu kurum ve kuruluşlar ile acentesi olan bankaları, finans kuruluşları, brokerlar ve acenteler arasında fiyatın kesinlikle tek olması gerek.

Bireysel işlerde TC kimliği alındığında, nereden gelirse gelsin tek fiyat çıkmalı. Tüzel ve kurumsal işlerde, vergi numarası alındığında da tek fiyat çıkmalı. Bu neden bozulur? Tabii ki burada art niyet görüyorum. Son zamanlarda net bir şekilde dillendiriyoruz. Bunun dışında bazı brokerler ve tabii ki acenteler var. Kesinlikle sigorta komisyonları, hatta primleri üzerinde indirim uygulanmamalı. 7397 sayılı yasada poliçenin promosyon veya ödül olarak verilmesi yasaktır. Maalesef 5684 sayılı yasada bu yasaklanmadı. Burada, bizden önceki 2007’den 2018’e kadar 11 yıl boyunca görev alan arkadaşlar ve ekipleri kesinlikle bu konuya hiç değinmediler ve bu zamana kadar geldi, durum kangren haline geldi.

 Bazı brokerlar var ki Türkiye’de internet üzerinden tabela ve karşılaştırma programı sunanlar, kredi kartına %5 oranında komisyon iadesi yapıyor. Tabii ki bunu kendi cebinden yapmıyor; onlara artı komisyon veren şirketler var ve onların poliçelerinden satıyorlar. Ama yanlış anlaşılma olmasın, sigorta şirketlerinin fiyatlarını serbestçe belirlemesine ne biz müdahale edebiliriz ne de otoritenin müdahale etmesini istiyoruz. İstediğimiz sadece bir şirketin fiyatının tek bir fiyat olması konusu. Bu konuda oldukça hassasız.

Bunun dışında biliyorsunuz, ticari yangın poliçelerinde kabul edilmeyen tehlikeli riskler var. Bunların da öğrenimini hayata geçirerek acentelere komisyon verilir hale getirilip servis edilmeli. Acenteler de bununla ilgili sigorta edinimi zor olan işlerde gerekli rehabilitasyonları ve risk iyileştirmelerini yaparken, belki kademeli geçişte 20-30, 20-80, 30-70 gibi birtakım muafiyetler koymak suretiyle sigortacılıkta bunların teknikleri var zaten, bu programı izleyenler detayları biliyor. Ek olarak, SDDK’dan talebimiz içerisinde en önemli konu, 18.500’e yakın acente, artı bunun dışında 3.000’e yakın şube ile beraber 22.000 tane nokta bize bağlı. Biz ciddi bir şekilde hem gelen şikayetleri hem de denetimleri yapıyoruz ve ilgili kuralları oluşturuyoruz. 

Ancak son zamanlarda özellikle biz göreve geldikten sonra, vermiş olduğumuz cezalardan kaçan ve Brokerlar Derneği’nin ceza yaptırım yetkisi olmaması sebebiyle bizlerden kaçıp denetimden uzak şubeci yapılar var. Özellikle bu yapılanmaya karşıyız. Kesinlikle ve kesinlikle bu konunun mutlaka engellenmesi konusunda SDDK’ya öneride bulunduk geçtiğimiz temmuz ayında. Bununla ilgili yapılması gereken, 81 ilde; 0-1M nüfusu olan illerde 1 şube, 1M-2M nüfuslu illerde 2 şube, 2 milyonu aşan illerde 3 şube broker koyabilir. Çünkü ihtiyaç vardır; işin geliştirilmesi ve hizmetin eksiksiz o bölgeye ulaştırılması konusunda serbest olması gerektiğini belirttik.

Aslında bizim en rahatsız olduğumuz konu, şu an piyasadan acentelerden geliyor. Hatta Gelir İdaresi Başkanlığı’na şikayet edenler var, birtakım denetimler gelecek diye düşünüyoruz. Çünkü ciddi şekilde şikayetler var hem Cimer’e hem de Rekabet Kurumu’na. Dolayısıyla oradaki en önemli konulardan biri de, biz acenteler olarak sigorta şirketlerine vekalet hakkı ile bağlıyız; bu nedenle komisyon gider vergisi ile gelir elde ediyoruz. Brokerların ise sigortalının vekili olduğu ve komisyonu şirketten alacaksa bir fatura karşılığında almalı veya sigortalıdan yine bir fatura karşılığı almalı gibi bir kontrol var. Orada da ciddi sıkıntılar olduğunu düşünüyorum. Sektörde haksız rekabet var.

Örneğin, sigorta şirketi “Benim kuruluşum” diyerek acenteye 10.000 lira veriyor ama diğerlerine “Kendi ortağım” diyerek %16 - %17 indirim yaparak poliçe satıyor. Bu gibi olayları biz kesinlikle engellemeye çalışıyoruz. Özel Sağlık Sigortalarında çok ciddi şekilde fiyat artışları var. Tüketici tarafından rahatsızlık oluşmaya başladı. Ben hem TOBB’da görev yapıyorum hem de İstanbul Ticaret Odası Meclisi üyesiyim. Gerek meclis toplantılarında tüketici olan üyelerle, gerekse 70’i aşkın ziyaretlerimizde tüketicilerle ve STK’larla yaptığımız görüşmelerde üyelerin çoğunluğu, Yangın Sigortaları ve kaskolardaki artış gibi sorunları anlayabiliyor. Ancak enflasyonun çok üzerinde olan Sağlık Sigortalarının artışını izah etmekte zorlanıyoruz. Eğer durum bu şekilde ilerlerse, Sağlık Sigortaları konusunda ciddi kan kaybı yaşanacağını düşünüyorum.

Yabancı Sağlık Sigortası ile ilgili rahatsızlığımızı da yine SDDK’ya ilettik. Tüm paydaşlarımın da bu durumu bilmesinde fayda var. %84 komisyon verilen bir iş olmaz. Göç İdaresi’ne de bu konu aktarıldı ve komisyon oranlarının kesinlikle makul seviyelere çekilmesi gerektiği belirtildi. Sigortalı ve tüketici mağduriyetine neden olur; zaten bununla ilgili çok ciddi rahatsızlık da var. Göç İdaresi’nde oturum izni alırken dosyaya konan bir evrak maliyetinin dışında, Yabancı Sağlık Sigortası’nın hiçbir işlevselliği yok. Her şey muafiyet kapsamında olduğu için sadece birilerini zengin ediyoruz. Bununla ilgili görüşlerimizi de SDDK’ya bildirdik. Yeni işlerde %20, vadesi gelen işlerde ise %25’in üzerinde komisyon verilmemesi, komisyonlara kısıt getirilmesi ve hiçbir ek komisyon adı altında bir komisyon verilmemesi gerektiğini belirttik. Bu poliçelerin işlevsel, tüketiciye hizmet veren gerçek bir sigorta poliçesi gibi yeniden ele alınıp düzenlenmesinin faydalı olacağını dile getirdik. Bunun dışında, Yabancı Sağlık Sigortası’nı yetkisiz bir şekilde herkes satıyor. Bunun önüne mutlaka geçilmeli; sigorta poliçesi acenteden alınmalıdır. Acente bir meslek grubudur ve bu göz ardı edilemez.

 MASAK ile ilgili rahatsızlığımızı da ilettik. Uluslararası eşya taşımacılığı yapan tırlar veya sürekli turizm amaçlı yurt dışına girip çıkan otobüslerin, Türkiye’de aldıkları 365 günlük trafik poliçelerinin yaklaşık 200 gününü yurt dışında geçirmeleri ile ilgili komitelerden bize çok ciddi talep var. Burada haksız bir kazanç söz konusu; 200 gün yurt dışında olan bir araç ile 365 gün yurt içinde olan bir aracın priminin aynı olması doğru değil. Yurt dışında geçirilen süreç belgelenerek ya da poliçenin arkasına yazılarak ilave edilmeli ve işlemeyen günlerin iade primi yapılmalıdır. Sektörün de bunu değerlendirmesi önem arz ediyor.

Herkesin bildiği üzere, son zamanlarda TOBB, Türkiye Sigorta Şirketleri Birliği ve SDDK, uyumlu bir şekilde her şeyi masaya yatırıp zaman zaman bir araya gelerek tartışıyor ve istişare ediyoruz. Aynı zamanda il odalarından gelen davetler oluyor. Takdir edersiniz ki, 6 Şubat’tan sonra Allah tekrarını göstermesin, o bölgede yaşanan felaketten sonra şunu gördük ki iş insanının, sanayicinin ve sermayedarın daha fazla bilinçlendirilmesi amacıyla ciddi katılımlar sağlıyoruz. Gerek sosyal medyada, gerekse yazılı medyada sektörün farkındalığını yaratmak için çaba içerisindeyiz. Son zamanlarda belki yaz dönemi sebebiyle biraz atıl kaldık, fakat önümüzdeki süreçlerde tekrar sezonumuzu açtık. Umarız ki daha sık bir araya gelerek, daha fazla oda ve STK’ya kendimizi ifade ederek, sektörümüzü ölçek ekonomisinde büyütmek ve üzerimize düşen görevi layıkıyla yapmak için çalışacağız. Kimsenin bundan kuşkusu olmamalı.

Sözlerimi bitirmeden önce tekrar altını çizmek istiyorum: Şirketlerimiz, acente dağıtım kanalları ile haksız rekabet içerisinde olmasınlar, lütfen acentelere arkalarını dönmesinler. Acente olmadan şirket olmaz, şirket olmadan da acente olmaz. Bizler et ve tırnak gibiyiz. Yeter ki eşitlik ve adil bir düzen olsun; bunlar olduktan sonra her şeyi paylaşmak mümkün.

Levent Korkut Röportaj 01

Editör: Üveys Altun