SÖYLEŞİ

HDI Fibaemeklilik ve Fibasigorta Genel Müdürü Erol Öztürkoğlu, Sigorta Life Sohbetleri'ne konuk oldu!

“HDI Fibaemeklilik ve Fibasigorta Genel Müdürü Erol Öztürkoğlu, Fibasigorta’nın başlangıçtan bugüne hikayesini bizlerle paylaştı.”

Biz sizi tanıyoruz Erol Bey ama kendinizi sektöre bir kez daha tanıtmak ister misiniz? Erol Öztürkoğlu kimdir?

“Fibaemeklilik’in kuruluşundan beri bu şirketin bir çalışanıyım”

Ben HDI Fibaemeklilik Genel Müdürü Erol Öztürkoğlu, aynı zamanda bu yılbaşı itibariyle Fibasigorta’nın genel müdürüyüm. 1971 doğumluyum.  Yıldız Teknik Üniversitesi Matematik Bölümü mezunuyum. Bahçeşehir Üniversitesi’nde de aktüel alanda yüksek lisans yaptım. Fibaemeklilik’in kuruluşundan beri şirketin çalışanıyım. Son 6 yılda da genel müdürlük görevine HDI Fibaemeklilik süreci içerisinde devam ediyorum. 

2023 yılına kötü bir başlangıç yaptık 6 Şubat depremiyle birlikte.  Arkasından da Şanlıurfa’daki sel felaketi oldu.  Fiba Grubu olarak, bölgedeki ihtiyaçları karşılamak adına nasıl bir aksiyon planı izlediniz?

“Tüm Fiba şirketleri olarak,  ilk günden itibaren depremzedelere destek anlamında işin içerisinde olduk” 

Fiba Grubu tüm şirketleriyle depreme ilk koşan gruplardan biri oldu. Biliyorsunuz bizim madencilik şirketimiz de var Polyak.  Polyak, arama kurtarma ekipleriyle birlikte ilk günden itibaren tırlarla, gerekli olan tüm ihtiyaçları temin ederek, orada arama kurtarma çalışmalarına katıldık.  Çeşitli enkazların kaldırılmasında ve insanların kurtarılmasında görev aldık.  Akabinde insanların ihtiyaçları olan beslenmeyle ilgi tedarikleri sağladık. Çok sayıda tırla gıda ve kıyafet yardımında bulunduk.  Bunu takiben de okul, yaşam alanları, 5000 kişinin yaşayabileceği konteynır evleri inşa ettik.  Çocuklarımızı da unutmadık. Onların okul ve kreş imkanlarını sağlamak üzere okullar açtık.  Aynı zamanda  AÇEV aracılığıyla gerek depremde psikolojik olarak yıpranan kişilerin desteklenmesi, gerek hastanelerin ihtiyaç duyduğu protez alanlarının güçlendirilmesi konularında da tüm Fiba şirketleri olarak,  ilk günden itibaren depremzedelere destek anlamında işin içerisinde olduk. 

Türkiye’deki emeklilik sektöründen bahsedelim biraz. Pazar payından ve emekliliğin Türkiye’deki dağılımından sonra da Fibaemeklilik’in kuruluşundan bu yana olan kısmı özetleyebilir misiniz?

“Eğitim müfredatına sigortacılığın girmesi gerekiyor ki, sigorta bilinci oluşsun”

Bireysel emeklilik sektörü 2003 yılında başladı ve 20. yılına geldiğimiz bir sektör oldu. Türkiye’de bireysel emeklilik, mevduat harici en büyük tasarrufun biriktiği alan. Bugün itibariyle 650 milyar civarında fon büyüklüğüne ulaşmış bir sektörüz. Ülkenin demografik yapısını, popülasyonun yaş dağılımını incelediğimizde, Türkiye’nin gayri safi milli hasılasının büyüklüğü açısından da geldiğimiz bu nokta, diğer gelişmiş ülkelerle kıyasladığımızda çok yeterli değil. Önümüzde gideceğimiz uzun bir yol var. Devlet, bireysel emeklilik sektörünün gelişmesine yönelik olarak, katma değer sağlayacak teşvikler sunuyor, %25 devlet katkısını %30’a çıkardı.  

Türkiye hızla yaşlanan bir popülasyona sahip.  Dolayısıyla gelecekteki emeklilik sisteminde, kaliteli bir yaşlılığı sürdürebilmek için ikincil bir emeklilik, ikincil bir tasarruf çok önemli. Bu açıdan baktığımızda,  bireysel emeklilik sektörü büyümesini sürdürüyor.  Şirket açısından baktığımızda, kuruluşumuzdan bu yana güzel bir büyüme sergiledik. Bu yılbaşı itibariyle dünyanın sigorta devlerinden HDI (Talanx Grubu) Fibaemeklilik’in  %60’ını satın alarak ortak oldu ve zaten hayat dışı branşlarda var olan faaliyetlerini bu anlamda genişletti. Geçmişte dört tane satın almalarla da büyümemizi ilerlettik. Hayat sigortacılığı anlamında baktığımızda, halen daha kıramadığımız bir döngü var. Bankacılık anlamında kredilere bağımlı bir sektörüz. Gün geçtikçe yeni ürünler hayata geçiriliyor. Bunlarla da belli bir büyüme sağlayabiliyoruz ama Türkiye’de genel anlamda sigortacılık bilincinin gelişmesi şart. Belki de çocuklarımızın eğitim müfredatına sigortacılığın girmesi gerekiyor ki, sigorta bilinci oluşsun. Bireysel emeklilik, uzun vadeli bir enstrüman olmasının yanı sıra özellikle devlet desteğiyle de bir fark yaratıyor. Aslında orta vadede de oldukça iyi getiri sağlayan bir yatırım enstrümanı. Çünkü yatırdığınız her 100 TL. ye zaten 30 TL. devlet katkısı geliyor. Artı her ne yatırım varlığı varsa bireysel emeklilik sistemi içerisinde, onu da almış oluyorsunuz. Dolayısıyla çok iddialı söylüyorum, dünyada eşi, benzeri olmayan bir yatırım sistemi. Bunu uzun vadeli yaptığımız zaman, gelişmiş ülkelerde gördüğümüz  emekli yaşam standartını sağlamış oluyoruz. 

Bu konuda vatandaşların da eksik bilgileri olabiliyor. Örneğin fon dağılımlarının sizler tarafından da yapılabildiğini, o enstrümanları sizlerin en iyi şekilde kullandığını bilmiyorlar. Var olan katma değerin aynı şekilde devam edeceğini düşünüyorlar. Tanıtım açısından da bir eksiklik var mı?

“Müşterilerimiz bireysel emeklilik sistemindeki paralarını çekmediler. Hatta ödeme oranlarını artırdılar”

Tanıtım değil de, müşterilerimizin bu anlamda finansal piyasaların ve bireysel emeklilik sözleşmelerinin takibi açısından bir eksikliği var. Sadece tek bir fon dağılımı seçerek, Türkiye gibi bir ülkede getiriyi hesaplara yansıtabilmek çok mümkün değil. Dolayısıyla, emeklilik şirketleri olarak bizlerin gönderdiği mesajları, yatırım önerilerini ya da finansal varlıklarını tekrardan gözden geçirme mesajlarını katılımcılarımızın dikkate alması gerekiyor. Çünkü bir dönem altın, bir dönem TL. varlıklar ya da döviz varlıklar başka bir dönemse hisse senedi gelir getiriyor. Bu kompozisyonları kişilerin kendi gelir seviyelerine göre yapabilmesi gerekiyor. Bu tür hususlar emeklilik şirketlerine, portföy yönetim şirketlerine devredilebiliyor. Bireysel emeklilik katılımcıları eğer kendileri portföylerini yönetmiyorlarsa, dahil oldukları portföy yönetim şirketlerine fon dağılım değiştirme hakkını devrederek, getiriden en yüksek seviyede yararlanmaları çok önemli. Bireysel emeklilik sisteminde özellikle anne babaların çocuklarına bugünden bireysel emeklilik sözleşmesi açtırması, bu alışkanlığı çocuklarına kazandırması ve fon biriktirmesi çok önemli. Tüm dünya gibi Türkiye de pandemi döneminde çok zorlu bir süreçten geçti fakat burada bireysel emeklilik katılımcıları açısından baktığımızda, tabi burada sektörümüzdeki şirketlerin de çok fazla eforu var, katılımcı sayısında azalma olmadı. Yine de genetik anlamda sanki ruhumuza işlemiş, ak akçe kara gün içindir düşüncesi. İnsanlar bireysel emeklilik sistemindeki paralarını çekmediler. Hatta ödeme oranlarını artırdılar. Dolayısıyla, bunun çok daha fazlasını gelecekleri için yapmalarını ben tavsiye ediyorum, hem kendileri hem de çocukları için.

Fibasigorta nasıl doğdu, nasıl gelişti? Şu anki aşaması hakkında bilgi verebilir misiniz?

“Daha kolay, daha ulaşılabilir bir sigorta mottosuyla  ilerliyoruz”

Fiba grubu olarak Fibaemeklilik kurulduğunda sadece hayat ve bireysel emeklilik alanlarında faaliyet gösteriyordu. Fiba grubu geçmişe baktığınızda da sigortacılığa yatkın bir grup bildiğiniz gibi. Dolayısıyla Fibaemeklilik süreci içerisinde gerek banka dağıtım kanalını gerekse sigorta anlamındaki ürünlerimizi tamamlamak için hayat dışı şirket projemiz vardı. HDI tarafından Fibaemeklilik’e bir ilgi olup bir ortaklık sağlanınca, buradaki projelerimiz, özellikle satış kanalları, dijital anlamdaki satış misyonumuz da ilgilerini çekti ve F Fibaemeklilik’le ortaklığın yanı sıra Fibasigorta da Talanx Grubu tarafından HDI üzerinden %50 ortaklı olarak  bu yılbaşı itibariyle hayata geçti. Fibasigorta’nın kuruluş amacı, geleneksel kalanların yanı sıra dijital alanlarda satışlar yani bir başka hizmeti alırken ihtiyaç duyulan sigortayı o noktada temin etme üzerine. Fibasigorta böyle doğdu. Bizim açımızdan baktığımızda, müşterilerimizin gerek hayat tarafındaki ihtiyaçlarını gerek emeklilik tarafındaki ihtiyaçlarını tamamlarken, Fibasigorta aracılığıyla da müşterilerimizin eviyle, aracıyla, mallarıyla ilgili sigortayı da onlara bir hizmet olarak sunacağız. İki şirketin birlikte olmasının yaratmış olduğu gerek operasyonel avantajları, gerek maliyet avantajlarını  müşterilerimize uzun vadeli ürün çeşitliliği olarak yansıtacağız. Daha kolay, daha ulaşılabilir bir sigorta mottosuyla  ilerliyoruz. 

Yeni kuruldunuz ama hangi ürünler var ve hangi ürünlerde ön plana çıkıyorsunuz?

“Fokus olduğumuz gömülü sigorta alanı, bizim stratejimize daha uygun”

Fokus olduğumuz ana ürün, elektronik cihaz ürünleri.  Fibasigorta anlamında baktığımızda, konut sigortası, eşya sigortası, kasko ve DASK ürünleri rafımızda olacak.  Yine ferdi kaza, tamamlayıcı sağlık  gibi geleneksel ürünlerin hepsi ürün yelpazemiz içerisinde yer alacak. Bunların satış kanalları açısından baktığımızda, özellikle ana dağıtım kanalımız Fibabanka ve bunun aplikasyonuyla beraber dijital kanallarla müşterilerimize hizmetlerimizi ulaştırıyor olacağız.  Fibabanka’nın bu anlamda oldukça yaygın bir networkü var. Dolayısıyla müşteriye yaklaşık 10.000 noktada temas edebiliyor. Yani on bin şubeli bir banka gibi düşünebiliriz. Müşteri teması noktalarında biz ürünlerimizi müşterilerle buluşturmayı hedefliyoruz. Bunları yaparken, yeni iş ortaklıklarıyla dağıtım kanalı networkünü çeşitlendireceğiz. Geleneksel kanallarımız, acentelerimiz yine tabi ki kaskoyla, konut sigortasıyla, DASK’la, ferdi kazayla, tamamlayıcı sağlık sigortalarıyla hayatımızın içerisinde yer alacak. Fakat ana konsantrasyonumuz dijital sigortacılığa yönelik. Satış stratejilerimizi bunun üzerinden kuruyoruz. Sektöre baktığımızda  bu anlamda farklı satış hedefleri kazandırmayı amaçlıyoruz. Bugün müşterilerle en hızlı ve pazarda da niş alan olarak gördüğümüz yer burası. Aslında Türk sigorta sektörü açısından baktığımızda her yerde çok büyük fırsatlar var. DASK zorunlu bir sigorta olmasına rağmen depremde de gördük ki %50’nin üzerinde bir sigortalanmama oranı var. Konut sigortaları açısından ya da araç sigortaları açısından da durum aynı, kaçaklar var.

Fokus olduğumuz gömülü sigorta alanı, bizim stratejimize daha uygun. Diğer alanlarda zaten konsantrasyonu olan çeşitli sigorta şirketleri var. Biz kendimize niş alan olarak, büyüme alanı olarak daha çok bu alanları seçtik. Konsantrasyonumuz bu yönde olacak. Bunun karıştırılmaması gerekiyor. Diğer alanların hepsinde de iddialı olacağız, büyümemizi sürdüreceğiz. Yarına ulaşabilmeniz için bugünün gerçekleriyle hareket etmeniz gerekiyor. Bugün kasko, konut sigortanın olmazsa olmazlarından biri. Tek başına cihaz sigortası halen daha ihtiyaç anlamında baktığımızda, müşteriler nezninde, sigorta olarak görülmeyen bir ürün şeklinde algılanabiliyor. Biz bu alanın daha fazla gelişmesi yönünde oynayan bir oyuncu olarak sektördeki yerimizi alacağız. 

Pandemiyle beraber tamamlayıcı sağlık sigortasında bir artış oldu.  Her önemli olay, sigorta bilincini artıran bir unsur oluyor. Ev yıkıldıktan sonra keşke sigortam olsaydı diyen ya da araçla kaza yaptıktan sonra keşke sigortam olsaydı diyen çok oluyor. Bu tür olaylar üzücü ama sigortanın gelişimine hizmet eden şeyler. Bir musibet bin nasihatten daha iyidir. 

Sigorta aslında bugün var olan varlıklarımızın korunmasıyla ilgili bir şey. Çünkü yıllarca çalışıp bir ev alıyorsunuz. Özellikle Türkiye gibi deprem bölgesi olan bir yerde, yıkıldıktan sonra onu tekrar yerine koymanız çok zor ve maliyetli oluyor. Keza hastanelerdeki harcamalar, konfor düzeyi açısından baktığımızda, ciddi bir maliyet unsuru olmaya başlıyor. Bir aracın zarar gördüğünde sigortasının olmaması bireyler açısından tasarruf kaybına sebebiyet veriyor. Hayat sigortacılığının da gelişmesi gerekiyor. Çünkü gelir getiren anne, baba vefat ettiğinde onların çocukları için hayal ettikleri gelir seviyeleri de otomatik olarak ortadan kalkıyor. Hayat sigortaları yapıldığında, çocukların eğitimleri sigortadan alacakları tazminatlarla ödenebilecek ve anne baba açısından baktığınızda, geride kalan çocuklarının hayat standartları sağlanmış olacak. 

Bu arada hem ulusal hem yerelde rekabet ettiğiniz markalar var. Fibasigorta olarak rakiplerinizden ayrışmak adına ne gibi stratejiler izliyorsunuz? 

“Daha net mesajlar, daha ulaşılabilir fiyatlarla müşteriye hizmet etmek istiyoruz.”  

Biraz önce söylediğim gibi dijitali daha ön planda tutacağız çünkü geleceğin sigortacısı olmak hedefimiz. Daha net mesajlar, daha ulaşılabilir fiyatlarla müşteriye hizmet etmek istiyoruz.  Müşterinin ürünü satın aldığı andaki sigorta ihtiyacını oluşturarak, satın alma eğilimini gerçekleştirmek gibi bir hedefimiz var. Hasar anında müşteriye daha hızlı ve daha kolay hizmet verebilmek gibi bir amacımız var çünkü sigorta açısından baktığınızda hasar anında müşterinin yanında olmanız gerekiyor. Daha hızlı olabilmek için dijitali, teknolojiyi nasıl kullanabiliriz şeklinde çalışmalarımız var. Sektördeki rakiplerimize baktığımızda buralarda bir fark yaratmayı hedefliyoruz. 

2024 yılı için hedef ve planlarınızdan bahseder misiniz?

“İddialı bir şirket olarak geliyoruz”

Her iki şirket açısından da sektör büyümesinin üzerinde bir büyüme planlıyoruz. Dolayısıyla büyüme stratejimizi bu anlamda  agresif olarak görüyoruz. Trafik hariç çünkü trafik branşında bir faaliyet göstermiyoruz. Önümüzdeki 5 yıl içerisinde sektörde üçte beş pazar payına gelmek gibi bir hedefimiz var. Bunu yapılabilir görüyoruz. Sektörde aslında diğer şirketlerden prim alan bir şirket olmaktan ziyade, hedeflediğimiz ürünler açısından baktığımızda, sektörün büyümesine hizmet eden bir şirket olacağımız için de, sektörün toplam havuzunun da büyümesine hizmet edeceğiz. İddialı bir şirket olarak geliyoruz.

Üzerinde yoğunlaştığınız bir sosyal sorumluluk projesi var mı?

“Kırsal alanda eğitimler veriyoruz”

Pembe Kurdele ürünü dizayn ettik. Kadın kanserlerine yönelik bir ürünümüz. Geçmiş dönemde farklı vakıflarla yürüttüğümüz projeyi son dönemde AÇEV’le yürütüyoruz. Kadınların özellikle meme kanseri anlamında bilinçlendirilmesine yönelik, kırsal alanda eğitimler veriyoruz. On binlerce genç kızımızın, kadınımızın meme kanserinin daha kolay tespitine yönelik eğitimleri açısından sosyal sorumluluk projemizi halen daha devam ettiriyoruz. Seminerler düzenliyoruz. Kırsalda broşürler dağıtıyoruz. Çünkü her sekiz kadından biri meme kanseri. Her Perşembe öz muayene günü şeklinde bir mottoyla sosyal sorumluluğumuzu yerine getiriyoruz. Keza geçen sene okul yapımı için HDI Fibaemeklilik olarak da İstanbul Valiliği’ne bir proje yaptık. Bu tür sosyal sorumlulukları gerek Fibaemeklilik gerekse Fibasigorta çatısı altında sürdürmeye devam edeceğiz. 

Sektörle ilgili eklemek istediğiniz görüşleriniz var mı?

“Bireylerin edindikleri bütün varlıkları sigortalatma bilinci çok önemli”

Türkiye’nin sigorta sektörüne ihtiyacı var. Sigorta sektörü ne kadar güçlü olursa, bireysel emeklilik sektörü ne kadar güçlü olursa ülke olarak o kadar güvenli bir finansal sektöre kavuşmuş oluruz.  Bunun da yolu bilinçlendirmeden geçiyor. Bireylerin edindikleri bütün varlıkları sigortalatma bilinci çok önemli. Sektör olarak bizim bireylere ulaşmak ve varlıklarını sigortalamak gibi ulvi bir hedefimiz olması gerekiyor. Umarım gelişmiş ülkelerdeki sigortalanma bilincine biz de en kısa zamanda ulaşmış oluruz. 

KISA KISA

Erol Bey’in iş hayatında olmazsa olmazı nedir?

Dürüstlük, şeffaflık ve netlik. 

Çalışma arkadaşlarınızda en çok neye dikkat edersiniz?

Dürüst olmaları, açık olmaları, korkmamaları, düşüncelerini özgürce söyleyebilmeleri gerekir. Ekibimde en çok aradığım şey, gerçekten düşündükleri her şeyi söyleyebilmeleri. İtiraz edebilmek, farklı açılardan bakabilmek önemli. Şükür ki böyle bir ekiple çalışıyorum. Bunun için de çok etkili ve hızlı olabiliyoruz. 

Hem iş hem de özel hayatınızda sık sık seyahat ediyorsunuz. En çok keyif aldığınız yer neresi?

İtalya turu çok keyifliydi. İtalya’yı baştan sona ailemle beraber gezmiştim. 10 günlük süreç içerisinde farklı farklı lokasyonlarda İsviçre’ye kadar uzanan bir gezi olmuştu. 

Siz çay insanı mısınız, kahve insanı mı?

Ben çay insanıyım, Erzurumluyum.

Yemekte de o zaman cağ kebap vazgeçilmeziniz mi?

Yaş ilerledikçe etten sebzeye doğru bir geçiş yapıyoruz. Ama cağ kebabını sıklıkla, iyi yapan yerlerde gidip yerim. 

Kendinize göre ilginç bulduğunuz bir hobiniz var mı?

Benim hayattaki en büyük eksikliğim, bir hobimin olmaması. Kitap okumak, televizyonda dizi seyretmek… bunları alışkanlık olarak hobileriniz diye sayıyorsunuz fakat emekli olduğunuzda, aktif yaşamdan çıktığınızda 24 saat çok uzun bir süre. Kitap okuyarak ya da spor yaparak doldurabilmeniz çok mümkün değil.  Dolayısıyla bu anlamda bir hobi yaratıyor olmanız gerekiyor. Bununla ilgili bir arayış içerisindeyim. Bir müzik enstrümanı çalmak olabilir veya fotoğrafçılık olabilir. Bugüne kadar böyle bir hobi geliştirebilmiş değilim. Aşçılık hiç uğraşmadığım bir alan. Bu alanda da ihtisas yapan arkadaşlarımız olabilir. Çok keyifli bir şey ama ben başka arayışlar içerisindeyim. 

Sigorta sektöründe çalışmamış olsaydınız, kariyerinizi hangi meslek üzerine yapardınız?

Büyük ihtimalle doktor olurdum. Gençliğimde kendimi çözülemeyen matematik problemlerini çözerken hayal ederdim ama bugün için olsa, çözülemeyen tıbbi sorunları çözen, aşı geliştiren biri olmak isterdim.

Yeni mezun olan ve bu sektöre girmek isteyen gençlere bir mesajınız var mı? Nelere dikkat etmeliler, neleri amaç edinmeliler?

Öncelikle meraklı olsunlar. Her ne iş yaparlarsa yapsınlar, yaptıkları işi merak etsinler. Sorgulasınlar, öğrenmeye çalışsınlar ve fikirlerini dürüstçe, açıkça, korkmadan söyleyebilsinler. Bu onları özgür fikirli insanlar haline getirecektir. Bugünün dünyasında bilgiye ulaşmak çok kolay ama bir taraftan da bu bir handikap yaratıyor. Yüzeysel bir bilgi edinip geçilebiliyor oysa belirli bir derinlikte bilginin oluşması çok önemli. Beklentilerini çok kısa vadede tutuyorlar. Hemen ünvanlara takılıyorlar. Oysa burada asıl önemli olan şey bilgi. Ünvanların hepsi geçici. Her ne iş yapıyorlarsa, sorgulayıcı ve gelişime açık kişiler olduklarında zaten o mesleğin en üst noktasına geleceklerdir. Sigortacılık çok keyifli bir meslek. Her zaman söyleniyor, sigortacılık geleceğin mesleği olacak diye. Bugün halen daha bu özelliğini koruyor. Çünkü bünyesinde teknolojiyi, insanı ve bilimi barındıran bir meslek grubu.