Kısaca bir kendinizden bahseder misiniz?

Ben Bekir Engürülü Tokat’ın zili ilçesinde doğdum 1967 yılında hem ilkokul hem ortaokulu Tokatta okudum. Daha sonra seksizra teknik lisesini bitirdim Hem kamu görevine başladım hem öğrenci hayatım başladı ve daha sonrada ziraat fakültesinin tarım makineleri bölümünü bitirdim. Selçuk üniversitesinde Tarım ve orman bakanlığının her kademesinde başta mühendislik daha sonra ilçe müdürlüğü şube müdürlüğü daire başkanlığı genel müdür yardımcılığı gibi görevlerinde bulundum. Tarım sigortaları kanun hazırlanışında kanunun uygulanmasında kanunla alakalı sistemin kurulmasıyla alakalı tüm aşamalarında görev aldım. Hem Tarsim diye adını koyduğumuz Türkiye tarım sigortaları sisteminin geliştirilmesi hem sistemin kurulmasıyla alakalı çalışmalarımız içerinde buldum. En son tarım sigortaları havuzun yönetim kurulu üyesiydim zaten ve nisan ayında da burada tarım sigortaları havuzunun kararına tarım ve orman bakanımızla hazine maliye bakanımızın kararına bağlı olarak Tarsimde genel müdürü olarak işletici şirkette göreve başladım.

İlk sorumuz iklim değişikliğinin tarım sigortalarına etkisi bundan biraz bahseder misiniz?

Bu çok önemli sizinde söylediğiniz gibi şöyle önemli. Tarım öyle bir hale geldi ki yani artık hiçbir şekilde yarın hava durumu nasıl olacak sorusuna net bir cevap yok. Yani şöyle düşünelim bizim devamlı özellik itibariyle beklentilerimiz var ki genel olarak mart nisan mayıs aylarında yağış geçer ama mayısın sonu itibaren üretim sezonunun artık hava ısınması ve sıcaklığın devam etmesi beklenir. Bu yıla bir bakınız bu yıl hakikatten öyle enteresan iklim yılı yaşıyoruz ki tarım yılı içerisinde ilk başladık kışımız çok kurak geçti buna bağlı çok endişeye korkuya kapıldık. Acaba tarımsal üretimde kuraklıktan etkilenme olacakmı diye meteorolojik kuraklık yaşandı ama tarımsal kuraklığa hamd olsun dönmedi. Tarımsal kuraklık yaşıyor muyuz yaşayacak mıyız endişesi taşırken birden yağışlar başladı ve şuan ki durumla ilgili geldiğimiz nokta da acaba bu aşırı yağışlardan kaynaklı hastalıklar artacak mı? Üretimde hastalıklar sorun olacak mı? gibi bir noktaya geldik. Dolayısıyla burada kastetmeye çalıştığım şey şu artık yarın da iklimsel olayların neler getireceğini çok uzun yıllar ortalamasına bağlı olarak öngöremiyoruz ve kestiremiyoruz. Peki siz şöyle düşününüz tarımsal üretime başladınız tarımsal üretimle bir gelir beklentiniz var ailenizi çoluğunuzu çocuğunuzu geçindireceksiniz ama her şey beklediğiniz aşamada giderken birdenbire bizim kümülüslumbus diye adlandırdığımız dolu bulutları var. Böyle pamuk benzer şekilde geldi kapkara bulutlar dolu yağdı tüm ürünler mahvoldu zarar gördü. Gerek kalite kayboldu gerek ürün kayboldu acaba o yıl ne yapacaksınız ki hele iç Anadolu da buğday arpa gibi huvak 2 yılda bir ekilir. Nadas tarım sistemine uygun olarak böyle bir durumda o insan 2 yıl aynı tarladan gelir alamayacak gibi bir şeyle karşılaşacak. Bu hayatını nasıl devam ettirecek. Önümüzdeki sene tarımsal üretime nasıl devam edecek. İşte tüm bu soruların cevabında biz meydana gelen olayda kriz yönetim yönettirdik. Yani ne olursa olsun işte il ilçe hasar tespit komisyonlarıyla ne yapabiliriz ne edebiliriz gibi çalışmalar oluyordu ama bunun aslında modern risk yönetim aracı tarım sigortasıydı. İşte iklim değişikliliğinde tarımsal üretimin sürdürebilirliğini sağlamak için üreticimizin tarlada bahçede ve hayvancılık içerisinde ağırda ahılda kalabilmesini sağlamak için mutlaka bunun tarımsal üretimine gelirini garanti edebilecek kayıplarını karşılayabilecek bir mekanizmaya ihtiyaç vardı. Biz bu mekanizmanın adına tarım sigorta diyoruz. Türkiye’de de bu sistemin adı tarım Sigortaları havuzu diye adlandırdığımız tarsim modelidir.

Peki Tarsim için 2022 yılı nasıl geçti 2023 yılının içeriğine dahil hedeflerinizi ne kadar gerçekleştirdiniz?

2022 yılı rakamlarımıza şöyle genel olarak baktığım zaman 3 milyon yaklaşık poliçemiz olduğunu görüyoruz. Bu 3 milyon poliçenin karşılığında 9 milyar liralık bir tarımsal prim üretimi gerçekleştirmiş olduk. Tarım sigortasından kaynaklı ve sigorta bedel olarakta yaklaşık 300 milyar tl lik bir sigorta teminatı ürün tarımsal ürüne verdiğimizi görüyoruz. Bunlara bağlı olarak yıl içerisinde gerçekleşen hasarlar ve bu hasarların karşılanması noktasında şu an 3,6 milyar liralık bir hasar tazminatı ödemesi söz konusu oldu. Ama tabi bizim özellikle 2022 yılından da yaşayan sigorta poliçelerimiz var. Bunlar hasar devam ediyor nasıl derseniz örneğin hayvancılıkla alakalı sigortayı 31 Aralık 2022’te yaptırdığınız zaman 1 yıl sürüyor. Yani biz orda zararları 2023 yılı 31 Aralığına kadar da aynı şekilde ödemeye devam ediyoruz. O yüzden de buradaki tazminat ödemeleri devam edecek şekilde gözüküyor. Bu netçe itibariyle de 2022 yılında hedeflerimize büyük oranda ulaştık sayılabilir. 2023 ün ilk 6 aylık dönem içerisinde ilk 5 ay sonu itibariyle de şunları söyleyebilirim 1,7 milyon poliçe üretmiş olduk. 8,7 milyar tl lik bir sigorta prim üretimimiz gerçekleşti bu beyanda da yıl devam ediyor. Yılın devam eden aşaması içerisinde de hedeflerimizi beklentilerimizi karşılayacağımızı öngörüyoruz. Bu öngörü içerisinde de çalışmalarımıza devam ediyoruz.

Evet malum 6 Şubat depremi hepimizi çok yaraladı ve etkiledi. Tabi bu malum felaketten sonra sigortanın da ne kadar önemli olduğunu bir kez daha öngörüldü. Bu nokta da sizce doğal afetlere karşı sigorta nasıl bir rol üstleniyor?

Tabi işte tam da ilk girişteki gibi konuştuğumuz yani bu doğal afetlerle karşılaştığı zaman insanların çiftçiliğin tarımsal üretimle kontrol edemediği riskler var. Biz önemli özellik olarak tarımsal üretimde öncelikle çiftçimizden beklentimiz şu kültürel önlemleri almalı. Yani tarlasını sürecek tohum yatağını hazırlayacak sertifikalı tohum kullanacak gübreleme ilaçlandırma yapacak eğer meyvecilikle alakalıysa ağaçların bakımını yapacak budamasını yapacak ilaçlamasını yapacak gübrelemesini yapacak ama ondan sonra ki riskler artık çiftçinin kontrol edemediği riskler. Çiftçi nereye dolu yağar ne zaman yağar don ne zaman olur gibi risklere bağlı olarak veya tarlada kuraklık ne zaman olur nasıl gelişir bunları daha önceden bilme daha önceden kestirebilme olasılığına sahip değil. Dolayısıyla da doğal afetlerin en önemli meydana gelişinde ki unsurlarda değişken hava olaylarıdır. Bu değişken hava olayları da tam ilk girişte konuştuğumuz iklim değişikliği sonucunda çok fazla karşılaşılan çok fazla etkisini gördüğümüz zaten iklim değişikliğinin tarıma etkilerine baktığımızda raporlarda en çok söylenen şey tarımda meydana gelen afetlerde hem sıklık hem de yani frekans diye adlandırdığımız daha sık meydana gelme özelliği artacak hem de şiddet artacak. Yani 1960 yılında dolu yağmıyor muydu yağıyordu tarım bakanında bunları kayıtları var ama bu şekilde etkili olmuyordu. Artık şimdi dolu yağışları veya diğer afetlerde sellerde hakikatten beklenilenden çok daha fazla çok daha yüksek oranda etkilenme söz konusu. Burada hem daha sık meydana gelme özelliği vardı hem de buna bağlı olarak daha şiddetli daha çok zarar verici özellik oldu. Hiç siz daha önceden arabanın camları evlerin camlarını kıran dolu duydunuz mu? Ama artık Türkiye de veya Amerika’da oluyor diye biliyorduk ama Türkiye de de bunlar artık çok söz konusu oluyor değişken iklim karakterine bağlı özellikle iklim değişikliliğine etkisiyle hem iklimlerin sonucunda afetler arttı hem de şiddet arttı. O zaman mutlak suretle bu doğal afetlere karşı bir mücadele yöntemi bir risk yönetim aracı ihtiyacı zaten tarım sigortasını otomatikman zaten doğurmuş oldu.

Yüzde 22 oranla olan sigortalılık oranının artması için peki sizce neler yapılmalı?

Zaten bizim en önemli hedefimiz sigortalılık oranını arttırmak. Şimdi sigortacılıkta bildiğiniz gibi bir sayılar kanunu üzerinden çalışır. Yani ne kadar çok katılımını sağlarsanız o riski o kadar yönetebilmek kolay olur. Bu noktadan hareketle bu sigortalılık oranında yüzde 22 sigortalılar arttırabilmek ve buna bağlı olaraktan primin miktarını prim ücretlerini düşürmek bizim en önemli önümüzdeki süreç içerisindeki hedefimiz olacaktır. Bunu nasıl başaracağız bununla alakalı ne yapmayı düşünüyoruz diye sorduğumuzda da şunları size netçe söyleyebilirim. Şimdi bizim çiftçimiz uzun yıllar ortalamasında hangi bahçesine hangi alanlara genel dolu yağdıklarıyla bir kanı sahibi. Bundan dolayı da genelde o bahçeyi o tarlayı sigorta yaptırıyor. Tabi buna kötü risk diyoruz. Her yıl zarar görüyorsanız ve bunda mutlak afetlerden dolayı ve sigortalardan devam ettirebilme şansı yok. Halbuki burada iyi risk diye adlandırdığımız yani zarar görmeyen parsellerinde zarar görmeyen ağaçlarında zarar görmeyen tarlalarında sigortalandırılması lazım. Biz o noktadan çiftçilerimize üreticilerimize diyeceğiz ki önümüzdeki dönem içerisinde sizin aynı köyde aynı alanda aynı mahallede bulunan tarım arazilerinde ki tarım parsellerinden aynı ürünlerindekinin hepsini sigortalatın ve bu sigortalatmaya bağlı olarak biz sizin prim ürünlerinizi düşürme yönünde çaba sarf etmiş olalım. Yani kendi riskinize önce bi kendimiz ortak olalım daha sonra da bu popülasyona arttırmak suretiyle de sigorta oranının arttırılmasına yönelik çaba sarf etmiş olacağız. Yine hayvancılık alanında da tabi ki Türkiye de değişik özellik içerinde işte son yağışlarda görüyoruz. Sele kapılan hayvanlar var bu hayvanların karşılanmasına yönelik özellikler var. Dar kapsamlı sigorta diye adlandırdığımız bu doğal afetler sayesinde karşı kullandığımız hastalıklar hariç olan sigorta çok ucuz herkesin çok rahat alabileceği özellik içerisinde. Bunun yaygınlaştırılması için hem bakanlığımızla hem sivil toplum örgütlerimizle hem yetiştirici üretici birliklerimizle hep beraber çiftçimizi daha çok bilinçlendireceğiz aydınlatacağız ve böyle bir durumda karşılaştıkları zamanda tarım sigortası sisteminden tarımdan hasarlarının karşılandığı güvence altına alındıkları bir yapıya kavuşturarak sigortalılık oranımızı arttırma hedefi güdeceğiz.

Deprem felaketinden sonra ilk günden itibaren TARSİM ordaydı ve vatandaşın yanındaydı. Deprem bölgesindeki çalışmalarınızdan biraz söz edebilir misiniz?

Tabi yani hakikatten ülkemizde çok yıkıcı çok katastrofik afet olarak 11 ilimizde deprem yaşadık. Allah inşallah memleketimize böyle bir afeti bir daha yaşatmasın diyoruz. Hiç beklemediğimiz bir anda çok fazla zarar ve ziyanla karşılaşmış olduk. Bize düşen görev hemen şu oldu tabi ki bitkisel ve hayvansal üretimle alakalı özellik itibariyle de alınması gereken tedbirler vardı. Bu tedbirler noktasında öncelikle hayvancılık sektöründe ağırlık verdik. Niye hayvancılık sektörü ağırlıklıydı çünkü ölen hayvanlar insan sağlığına zararlı hale gelebiliyor idi. Bunların bir an evvel mutlak suretle ithaf edilmeleri gerekiyordu. Onun içinde bizi genel olarak sigortacılık özel emeklilik düzenleme denetleme kurumumuzun desteğiyle hemen genel şartlarımızda bi değişikliğe gittik ve normalde biz bir hasar olduğu zaman ihbar gelince eksper gönderiyoruz. Bu eksperin gitmiş olup tutmuş olup hasar ödemişini otopsisini vesairesini yaptıktan sonra yapıyoruz. Halbuki deprem bölgesinde bununla alakalı olarak bir avantaj sağladık. Dedik ki eksperimiz geldiyse eksperimizi tutacağı rapor. Eksperimiz gelemediyse ulaşamadıysa illa ki ilçe müdürlüğünün tutacağı rapor. O da ulaşamadıysa çiftçimiz kendisi veya yakınları kulak küpesini belirtecek şekilde çektiği resim. O da olmadıysa en son çiftçimizin de beyanını esas alarak biz zarar gören hayvanlarını hemen ithaf edilmesini insan sağlığına zarar vermeden tedbirinin alınmasına yönelik çok gayret sarf ettik. Ve bu noktadan hareketle de çiftçilerimizin zararlarını karşılamaya yönelik en hızlı aksiyon alan kurumlardan birisi olduk. Ve yaklaşık olarak 30 milyonu aşan zarar ziyan hayvancılık ve bitkisel alanda çıktı ama büyük bi çoğunluğu hayvancılıktı bitkisel üretimde tabi o dönem içerinde çok bir depremden etkilenen tarımsal ürün yoktu. Arazilerde kaymalar arazilerden meydana gelen kayıplar söz konusu oldu. Onların karşılanmasına yönelikte tedbirlerimizi almış olduk. Ama depremde tabiki yıkıcı özellik itibariyle tarım sektörü içerisinde zarar verici bir unsur o yüzden de tarım sigortalarını konusunun deprem de de bir kere daha ne kadar önemli olduğu ortaya çıkmış oldu.

Biraz Hayvan Hayat Sigortasından bahseder misiniz?

Hayvan hayat sigortaları branş itibariyle biz şöyle ayrım yapıyoruz. Büyük baş hayvan sigortaları, küçük baş hayvan sigortaları var kümes hayvanları hayat sigortası var su ürünleri branşı su ürünleri sigortası alanında olduğu için onu ayrıca belirtmekte fayda görüyorum. Tabi bu hayvancılık sektörüyle alakalı özellik içerisinde tabi bir de arıcılıkla alakalı arı kovan sigortası ile adlandırdığımız sigortamız var. Bunlarda en önemli özellik itibariyle insanlarımızın hayvanlarının hayat sigortasına yaptırmış olmaları. Bu hayat sigortasını da biz özellikle çiftçimizin ihtiyacın yönelik olarak iki kısıma ayırdık. 1. Dar kapsamlı diye adlandırdığımız sadece doğal afetlere yani deprem oldu sel oldu yangın oldu yıldırım düştü elektrik çarptı yem zehirlenmesi oldu gibi özelliklerde ve sigorta yapıyoruz. Bunlara dar kapsamlı diyoruz. Bunların hastalıkları yok ama bu söylemiş olduğumuz afetlerle karşılaşırsa hemen zararlarını ödeyemiyoruz. Geniş kapsamlıda ise bu sefer bu söylediğimiz dar kapsam var bir de buna bağlı olarak hastalıklar var. Hastalıklarda sigortanın teminatı olduğu zaman tabiki sigortanın geniş kapsamlı özellik içerisinde yapılabilmiş oluyor. Mesela koyunlar için söyleyelim dağ da özellikle meralarda yayılıyor. Şimdi koyunlarla alakalı bir sürümüz varsa bunların kurtlarla karşılaşma olasılığı var mı? Var. Bunların dağdan düşme olasılığı var mı? Var. Şimdi bunlara karşı çiftçimizi hep diyoruz ki yani gelin bakın bunlar çok ucuz çok yüksek fiyat içermeyen sigorta primleri düşük ürünler bunlardan alın. Bunları almış olarak ta herhangi bir şekilde Allah korusun inşallah her zaman duamız şu dur evvela tedbir sonra tevekkür destur içerisinde. Hiç kimse zarar görmesin hiç kimse bir insan olarak zarar görmesini istemeyiz ama hayatın olağan akışında karşılaşılan hususlar var. Hayatın olağan akışında karşılaşılan hususlara karşıda tedbir almak insanın aklını gereğinde yapması gereken husustur. Biz bu noktadan tedbir olarak sigortaya yöneliyoruz. Bunları yaptırmak suretiyle de hayvanlarını garanti altına almış olsunlar. Mesela bir örnek vericem. Kümes hayvanlarıyla alakalı şimdi kümes hayvanlarıyla alakalı özellik itibariyle çok değişik unsurlarla karşılaşma riski var. Şimdi bu hayvanlar telef olduğu zaman bazen duyuyorsunuz kümeslerde işte on bin yirmi bin hayvan telef oldu diye. Bunların zararlarını karşılayacak bir mekanizma varsa biz bu sigortayı yaptırmalıyız. Hayvan hayat sigortası aracılıkta, aracılıkları gerek sabit aracılıkta gerekse yer aracılıkta ki aracılıkta teminatımızla o nakliyede dahil yani taşımayıda içerisine alıyoruz. Her zaman için vahşi hayvanlardan zarar görebiliyor ve yine başka selden yıldırım düşmesinden yangından zarar görebiliyor. Şimdi orman yangınlarında oldu orman yangınlarında arı kovanlarında zararlar oldu. Bunların hepsi karşılandı. Demek ki artık tarımın her branşında her alanında bu hayvanlarımızında sigorta yaptırılmasını çok önemsememiz lazım. Hayvanlarımızıda mutlak suretle kendi ihtiyacımıza göre biz orada çiftçimizin en iyi riski kendisinin bileceğini düşünüyoruz. Dar kapsamlı veya geniş kapsamlı takdir içerisinde sigorta yaptırmayı bir alışkanlık sigorta yaptırmayı kendisi için en önemli unsurlardan birisi olarak görmesini istiyoruz.

TARSİM’in sektördeki rekabet avantajlarından biraz bahsedebilir misiniz?

Tabi Tarsimin tarım sigortaları kanunun 2005 yılında 5363 tarım sigortaları çıkartılmasıyla beraber tarım branşında lisans almış tüm sigorta şirketlerinin ortak pay ile kurulmuş olan tarım sigortaları havuz işletmesi A.Ş var. Yani aslında Türkiye’de Tarım sigortası branşında lisansınız varsa bu lisansınıza bağlı Tarsime ortak olma zorunluluğunuz var ve tarsime poliçesinde kesilme zorunluluğu var. Bu ne avantaj sağlıyor? Bu bir standart sağlıyor. Bu önemli özellik olarak ta havuz modeli içerisinde standardı sağlamak suretiyle her şeyi tek elden tek özellik içerisinde çiftçimizi tek bilgilendirme kanalıyla yapmayı sağlıyor. Yani farklı farklı anlatımların önüne geçilebilmek için standart poliçe standart teminat özelliklerini veriyor çiftçimize. Bir de işin içerisinde devlet katkısı ve devlet kontrolü olması münasebetiyle bir güven veriyor. Bu güvene bağlı olarakta bu söylenmiş olduğumuz kurallar çerçevesinde ki kanunda belirtilen işte mutlak suretle bakanlık kayıt sistemlerine kayıtlı olanların mutlak suretle Tarsimden poliçe yaptırılması özelliği var. Ama bunun haricindekiler tabi ki Elementer sigorta şirketleri içerisinde bunu yapma imkanı var ama tarım sigortasıyla alakalı olarak lisans almış olanların tarsimin kapsamında sadece tarsim poliçesi kesmesi gerektiğini de önemli husus olarak bir yasal zorunluluk olarak belirtmek istiyorum.

TARSİM’in gelecek planlarından bahsedebilir miyiz? Yeni ürünler var mı?  Yeni hizmetler sunmayı planlıyor mu?

Tarsimin tabiki en önemli özellik itibariyle penatrasyonunu arttırılmasıyla beraber kapsamın genişletilmesi özelliği içerisinde 2 yıldır pilot olarak uyguladığımız gelir koruma sigortamız var. Bu gelir koruma sigortası şu an Avrupa da uygulanan bir sigorta modeli değil. Avrupa da hiç yok. ABD de gibi çok sigortalık oranı yüksek olan birkaç ülkede uygulanmaya başlayan bizde de pilot olarak başladığımız özellikle Konya’nın 3 ilçesinde yaptık. Daha önceki yıl, bu yıl Konya genelinde yaptık. İnşallah 2023-2024 tarım yılında tarımsal üretim yılında da Türkiye genelinde buğday ürününde gelir koruma sigortası yapacağız. Yani hem üreticimiz ekerken hem verimle alakalı hem de fiyatla alakalı endişelerine gidererek oradan alabileceği geliri düzeyini sigortalayan bir model üzerinde çalışma yapılmış oluyoruz. Bu sigortacılığın en gelişmiş özelliği yani bir ülke sigortacılığa başladığı zaman gelişim şöyle oluyor. Önce Tekniris sigortasıyla yapıyor yani sadece doluya yangına karşı sigorta yapıyor. Daha sonra çoklu risk sigortası yapılıyor. Yani bunu dolunun yanında yangın fırtına hortum heyelan gibi riskleri de veriyor. Daha sonra verim sigortası yapıyor ve en sonda ulaşabileceği nokta gelir koruma sigortası gelir sigortası modelleri içerisinde. Biz bu gelir koruma sigortasını yapmak suretiyle bunu hububatta önemli özellik olarak geliştirmek suretiyle çaba sarf edeceğiz. Hem de yeni bir ürün olarak çiftçimizin karşısına gelmiş olacağız. Yine sözleşmeli üretimde önemli özellik itibariye kanunda yasal bir zorunlulukta daha var. Orda da sözleşmeli üretim yapan yani üretim yapanla alıcı arasında bir anlaşma varsa bir sözleşme akit imzalandıysa orda da ürünün garantisi için sigorta yapma zorunluluğu var. Meteorolojik olaylara karşı sigorta tarım sigortası yaptırma özelliği var. Bununda yine günümüz deki dönem içerisinde penetrasyonumuzu arttırıcı uygulamalar özelliği içerisinde olacağını düşünüyoruz ve biz tüm amaç itibariyle iklim değişikliğine bağlı beklenmedik riskler gelişiyor. Buna da çok örnek vermek istiyorum. 2 yıl önce örneğin turunçgillerde sıcak zarar diye bir zararla karşılaştık. Hakikatten Mayıs ayında çiçeklenme evresinde birdenbire baktık ki 36 dan 40 derecelere 43 derecelere çıkan sıcaklıklar oldu. Dökülmeler meydana geldi. Bunu araştırdık ve bunun kapsama alınmasını sağladık. Dolayısıyla da biz pro aktif olarak tarsim çalışıyor ve gelişebilen iklim değişikliğine bağlı riskler neyse çiftçimizden, sigorta şirketlerimizden, ziraat odalarımzdan ,üretici birliklerimizden, örgütlerimizden gelen talepleri değerlendiriyoruz, araştırma yapıyoruz. Bu bilim ve danışma kurulumuz kapsamında ve bunun sonucunda da elde ettiğimiz sonuçlara aktüel yer olarak sigorta mantığı içerisinde değerlendiriyoruz. Tarım sisteminin de sigorta sistemini de sürdürülebilirliğini esas alarak yeni ürünleri geliştirmeyi ihtiyaca binen onları kapsama almaya çaba sarf ediyoruz. Tarsim kuruluş amacı ve felsefesi ruhu çiftçinin zararını karşılamak için kurulmuş çiftçinin zararını karşılayarak tarımsal üretiminden kopmamasını sağlamak için kurulmuş bir yapı. Bundan dolayı da ana hedef kitlemiz çiftçi yetiştiricimiz dolayısıyla da bu çiftçimizi yetiştiriciliğimizin talepleri bizim için en önemli en öncelikli husus olarak ortaya çıkıyor.

TARSİM’in başarısının arkasında ki en önemli faktör nedir? 

Ben Tarsimin özellikle tarım sigortaları kanunumuzun çıkması ve uygulanmaya başlanmasıyla beraber her aşamasını hemen hemen görev almış birisi olarak şunu netçe söyleyebiliyorum. Burada önemli özellik olarak şu an dünyada en başarılı tarım sigortası sistemi olarak adlandırılan 4 sistem vardır. Bunlardan birisi ABD’deki 2. Si Kandada ki 3. Sü İspanya 4.sü Türkiye modeli olarak adlandırılıyor ve diğer kardeş ülkelerimiz de de zaten cazibe merkezi olarak hemen Türkiye üzerinden yaklaşımlar Türkiye üzerinden takipler var. Burada başarı varsa ve bu başarılı hikayesinde en önemli özelliği kurumlar arası iş birliğine bağlıyorum ben. Bu çok önemli bir özellik. Yani Tarsim Tarım Orman Bakanlığımızla Hazine ve Maileye bakanlığımız şimdi ona bağlı özellikle sigortacılık özel emeklilik düzenleme ve denetleme kurumumuz sigorta şirketlerimiz çiftçilerimiz ziraat odalarımız gerek damızlıklama gerekse yetiştirici birliklerimizin hepsiyle beraber bir iş birliği içerisinde bir konsarsus içerisinde ortak akılla. Ve her zaman için mutlak suretle çiftçi odaklı olarak bakılan bir yaklaşımla geliştiriliyor. Bu çok önemli bir özellik. Hatta ben şunu önemli özellik olarak söylüyorum Tarsimin kuruluşunda ki yönetim kurulunun kararlarında baktığınız zaman herkesin uygun görüşü alınırsa karar alınıyor. Bu çok önemli bir özellik, çok kıymetli bir özellik. Çünkü burada her kesimi temsil eden bir husus var. Ziraat odaları birliği temsilci çiftçimizi temsil ediyor. Türkiye sigorta birliğimizin temsilcisi sigorta şirketlerimizi temsil ediyor. 2 üyemiz tarım bakanlığını temsil ediyor. 2 üyemiz hazine maliye bakanlığımızı sigortacılık özel emeklilik düzenleme denetleme kurumumuzu temsil ediyor. Bende sigorta şirketlerini temsilen yönetimdeyim. Dolayısıyla da her kesimin önemli özellik itibariyle de bu nokta da hem özelliklerini hem de ortak hak ve menfaatlerini çiftçiyi odak noktası olarak tarımsal üretimi sürdürülebilir kılarak tarımsal üretimin milli güvenlik kadar önemli olduğunu düşünerek ve insanlarımızı beslemeniz gerektiğini devlet olmanın en önemli vasfının insanlarınızın yetecek ürün üretme özelliğini belirtmekte suretiyle çiftçimizin tarımdan kopmaması için tarımsal üretimin sürdürülmesi için çaba sarf ettiğimizi bu primler arasında bu kurumlar kuruluşlar arasında çok samimi çok diyalog geliştiğini ve uzun yıllarda da bu diyalogların çok güçlü olarak oturması münasebetiyle Tarsim sisteminin Türkiye üzerinde hakikatten uygun ve başarılı bir model olarak uygulandığını belirtmek isterim.

Yeni teknolojiler ve yapay zekâ gibi konuların sigorta sektörüne etkisi hakkında neler düşünüyorsunuz?

Bu aslında güncel çok fazla herkesin ilgisini çeken bir özellik. Zaten Tarsimde inovatif yaklaşım en önemli esas. Yani bizimde benimde önemli özellik olarak yenilikçi inovatif olaylar en çok ilgimi çeker. Şahıs olarak ta söylüyorum bunu. Burada önemli özellik var ama bunun uygulanabilirliği konusunda gerek yapay zekanın gerek coğrafi bilgi sistemlerinin uygulanabilirliği noktasında çok önemli araştırmalara bağlı uygulamalar gerekiyor. Önemli özellik olarak uydudan bakmak suretiyle artık biz o ürünün olağan olup olmadığını anlayabiliyoruz. Ama ürünle alakalı olarak bilgileri anlayabilmek için örneğin buğday ürünü ama bu buğdayın çeşitleri var. Türkiye de çok fazla buğday çeşidi var. Bunların her birinin hektolitre ağırlığının bindane ağırlığı farklı. Dolayısıyla da uydudan bakmak suretiyle bunları biz her ne kadar anlayabilsek te uyduda ki bu verileri bilgisiyarımızla karşılaştırabilmemiz için bilgisiyarımıza Türkiye de üretilen buğday çeşitlerini tanıtmamız gerekiyor. Biz buna buğday atlası diyoruz. Türkiye’nin buğday atlası kurulabilmesi için buğday atlası yapılabilmesi için de tarım ve orman bakanlığımıza bağlı Bahri Dağdaş araştırma enstütümüz var Hubatla ilgili. Bu kuruluşumuzla iş birliği yaparak yani yapay zekâ kullanmak çok önemli ama yapay zekâ da önce alttaki ürünü tanıtmak gerekir bilgisiyara ki yukarıdan bakıldığı zaman alttaki ürünün ne olduğunu ne yapılabilsin anlaşılabilsin. Bunun içinde öncelikle hedefimiz bu tür buğday atlası gibi atlasların yani buğdayın tanımlanması üretilen çeşitlerin tanıtılması bilgisiyarımıza ve cano bilgisi sistemi uzaktan algılamaylada bunlara bakmak suretiyle de daha kolay ekspertiz işlemlerimizi daha hızlı çiftçimize daha net doğru ulaşılabilir noktada çaba sarf ediyoruz. Bunların her birisi çok kıymetli özellikler ama tabiki teknoloji devamlı gelişiyor bu teknolojinin gelişmesine paralel olarak ta bizde örneğin en son kullandığımız özelliğide belirtmek istiyorum. Seller meydana geldi örneğin. Bu sellerin meydana gelmesi içerisinde şimdi üreticinin arazisine çiftçimizin arazisine eksperlerimiz giremiyor. Burada ne yapıyoruz dronları kullanıyoruz.  Yangınlarda dronları kullanıyoruz. Yani şu an Tarsim teknolojisi uygulaması içerisinde bunların netçe kullanabilen ve üreticinin zararını anında tespit etmeye yönelik uygulamalar yapabilen bir kuruluş olduğunu da belirtiyorum ama bunun sonu yok. Her zaman inovatif her zaman yenilikçi yaklaşımla devam edeceğiz inşallah.

Sektörde karşılaştığınız en büyük zorluklar nelerdir?

Bizim sektörde aslında önemli özellik olarak her zaman şunu belirtmek istiyoruz. Çiftçimize doğru net bilgiler vermek gerekiyor. Yani çiftçimize sigorta poliçesi yapılırken hiçbir şekilde yanlış veyahut ta daha farklı bilgiler verilmemesi gerekiyor. Karşılaştığımız en önemli sorunlardan birisi sigorta yapıldığı an çiftçimizin değil sigortalattığı hangi risklere karşı sigorta teminatı aldığı konusunda bilgi eksiklikleriyle karşılaşıyoruz. Bunun için çok yoğun çaba sarf ediyoruz. Dağıtım kanallarımıza sigorta şirketlerimize acentelerimize eğitimler veriyoruz çaba sarf ediyoruz. Bölge müdürlüklerimize tarım orman il müdürlüklerimize ilçe müdürlüklerimize toplantılar yapıyoruz. Çiftçimizin bilgilendirilmesi çok önemli yani bir sigorta yaptırdım demek için değil ben şu risklere karşı diyelim ki dolu paket sigortası yaptırdın. Ben büyük baş hayvan sigortası hayat sigortası yaptırdın dar kapsamlı yaptırdın. Benim ihtiyacım geniş kapsamlıydı geniş kapsamlı yaptırdım dedirtebilmek için üreticimizin bilgilenmesini üreticimizin bu konuda mutlak suretle bilinçli hareket etmesini sağlamaya yönelik çaba sarf ediyoruz. Çünkü biz Tarımda tarım sigortaları sistemi içerisinde yeni bir motto kullanıyoruz. Tarım sigortasız olmaz bu en önemli özellik olarak kullandığımız ve önümüzdeki süreç içerisinde devamlı olarak hatırlatacağımız üreticimize çiftçimize diyeceğiz ki tarım yapacak isen gerek bitkisel üretim gerek hayvansal üretim gerek su ürünleri üretimiyle alakalı mutlak suretle kendini garanti almak için her türlü tedbirini alacaksın kültürel önlemlerini yapacaksın ama ondan sonra tarım sigortasını yaptırmalısın. Tarım sigortası bir ihtiyaçtır. Tarım sigortası nısbi bir ihtiyaç değildir mutlak bir ihtiyaçtır. Yani mutlaka bu işin içerisinde devamlılık yapılacaksa tarımsal üretim devam ettirilecekse sizin yaptırmanız gereken bir süreç içerisindeyse ki uygulamadır. Tarım sigortasını yaptırın diyoruz bu tarım sigortasını yaptırın özelliği içerisinde hep dediğimiz gibi evvela tedbir tedbirde tarım sigortasıdır ondan sonra tevekkül. Ondan sonrasını zaten bizim yapabileceğimiz imkanlar bitmiş oluyor ama bu noktadan hareketle üreticimizin çiftçimizin bunu mutlaka bu şekilde değerlendirmesi gerektiğini Tarsimin bir çiftçi kuruluşu olduğunu Tarsimin mutlak suretle çiftçi bakış açısıyla çiftçinin ihtiyaçlarını karşılamak için kurulduğunu mutlak suretle bu şekilde bir bakış açısıyla değerlendirmesi lazım. Yine size ulaşmak isteyen bize bilgiyi almak isteyenlerede her türlü her aşamada ki kademelerden bilgi vermeye çaba sarf ediyoruz.  Aydınlatmaya çaba sarf ediyoruz. Bölgede ki arkadaşlarımız devamlı toplantılar yapıyor bizlerde mümkün olabildiğince bunlara katılıyoruz ve zaten bundan sonra da yoğun bir hasar olduğu zaman gerek ben bölgede genel müdürü olarak gerek müdür yardımcımız veya grup müdürlerimiz hasarlarımızın başında duracağız ve bu hasarlarımızın organizasyonlarını da mutlak suretle çiftçimizin ihtiyaçlarına yönelik uygulamaları yapıyor olacağız.

bekir-engurulu-tasarim-1536x864

Murat Atalay; “Sektörü Domine Etmeye Devam Ediyoruz. Her 4 Çocuktan 1'i İçin Aileleri Bizi Tercih Etti” Murat Atalay; “Sektörü Domine Etmeye Devam Ediyoruz. Her 4 Çocuktan 1'i İçin Aileleri Bizi Tercih Etti”

KISA KISA

Çalışma hayatınızda olmazsa olmazınız nedir? 

Benim hayatım boyunca hep yenilikler peşinde koştum. Yani öyle durağan aynı şeyi devam ettiren tekerrür eden işler yerine hep böyle tarım bakanlığında da 38 yıl boyunca hep yenilik neler yapılabilir yani üreticimizin çiftçimizin Türk Tarımına katkıları anlamında neler yapabiliriz onun peşinde olduk. Dolayısıyla ben kendim hep o şekilde düşünürüm. Yani yenilik varsa bende oradayım inovatif yaklaşım varsa bende oradayım yani benim en önemli önem verdiğim 2 tane konu budur. Diye düşünüyorum.

Ne tür filmler izlersiniz?

Yani küçüklüğümden beri ben Western filmlerini yani böyle köy kökenli dolayısıyla da daha çok doğayla alakalı olan filmlere özellikle bir muhabbetim var. Dolayısıyla da önemli özellik olarak bizim tarihi filmlerimizde olduğu gibi Amerika’nın da o dönemler içerisinde çekilmiş western filmlerini seyretmeyi özellikle severim.

Seyahat etmekten keyif alıyorsanız en keyif aldığınız yer neresiydi bugüne kadar seyahatlerinizin içerisinde?

Ben yaylalar konusunda favorimdir. Ben önemli özellik olarak doğanın her renginin görülebildiği çok değişik özellik itibariyle kendimi rahat hissettiğim yerler yaylalardır. Çünkü köylerimizde artık biraz daha alt bölümlerde kalıyor doğaya en daha yakın dolayısıyla ormanla iç içe alanlar içerisinde ki yaylalarımız benim için en önemli gezme noktaları en rahat ettiğim kendimi rahat hissettiğim yerlerdir diye söylerim.

Ülke ya da şehir olarak?

Memleketim Tokat olduğu için tabiki öncelikle Tokat’ı söylemek istedim. (2.20) Çocukluğumun geçtiği yer benim için tabiki en önemli yerdir hepimizin olduğu gibi.

Çay insanımı yoksa kahve insanı mısınız?

Ben çayı her zaman tercih ederim ve çay noktasında da önemli özellik olarak bitkisel üretimde de ürettiğimiz için aynı zamanda çay çiftçimize çay üreticimize destek olmak anlamında da çayı öncelediğimi söylemek isterim ama kahvede içerim tabiki.

Sigorta sektöründe çalışmamış olsaydınız, kariyerinizi hangi meslek üzerine yapardınız? 

Ben akademisyen olma noktasında olurdum diye düşünüyorum. Çünkü bu konuyla alakalıda tabi çok fazla yazılı materyalde var yani benim ortak yazar olduğum 22-23 tane kitabım var ortak yazar olarak olduğum. Dolayısıyla da eğer uygulamacı pratik iş sektörü içerinde olmasaydım herhalde akademisyen olmayı hedeflerdim arzulardım.

Sigorta Life izleyicilerine vermek istediğiniz bir mesaj var mı? 

Ben artık özellikle de sizlere çok teşekkür ediyorum bu güzel sohbet için. Ama bu güzel sohbette de çıkaracağımız nokta tarımla mutlak suretle riskleri yönetmemiz lazım ve mottomuza hepimiz uyalım evvela tedbir sonra tevvekkül anlayışı içerisinde tarım sigortasız olmaz diyorum son cümle olarak.

Editör: Üveys Altun