COP29’dan çıkan sonuca göre, gelişmekte olan ülkeler, 2035 yılına kadar düşük karbonlu bir ekonomiye geçmelerine ve aşırı hava koşullarının etkileriyle başa çıkmalarına yardımcı olmak için yılda en az 1,3 trilyon dolar fon alacak. İklim Haber, bunun ancak 300 milyar dolarının ülkelerin en çok ihtiyaç duydukları şekilde, yani gelişmiş dünyadan hibe ve düşük faizli kredilerle geleceğini bildirdi. Geri kalanının özel yatırımcılardan ve fosil yakıtlara veya sık uçan yolculara uygulanacak olası vergiler gibi henüz üzerinde anlaşmaya varılmamış bir dizi potansiyel yeni para kaynağından gelmesi gerekecek.
“Prim zamanında ödenirse poliçe işe yarar”
COP 29’da konuyla ilgili açıklamada bulunan Birleşmiş Milletler İklim Şefi Simon Stiell, müzakerelerin zorlu geçtiğini ancak sonucu, küresel ısınmaya karşı insanlık için bir sigorta poliçesi olarak selamladı. Stiell, “Bu anlaşma temiz enerjinin büyümesini sağlayacak ve milyarlarca hayatı koruyacak. Ancak herhangi bir sigorta poliçesi gibi bu da yalnızca primlerin tam olarak ve zamanında ödenmesi durumunda işe yarar” dedi.
Bazı gelişmekte olan ülke delegeleri ise zengin ülkeleri daha fazlasını yapmadıkları için, ev sahibi Azerbaycan’ı ise tartışmalı planı aceleyle uyguladığı için eleştirdi. Hindistan heyeti temsilcisi Chandni Raina anlaşmanın imzalanmasından dakikalar sonra zirvenin kapanış oturumunda, “Bu belgenin optik bir illüzyondan başka bir şey olmadığını söylemekten üzüntü duyuyorum. Bize göre bu, hepimizin karşı karşıya olduğu zorluğun büyüklüğüne çözüm getirmeyecektir. Bu nedenle bu belgenin kabulüne karşıyız” dedi.
50 yıldır her yıl 1 trilyon dolar kâr eden şirketler
Kararı sivil toplum olumlu karşılamadı. Almanya’daki Potsdam İklim Etkisi Araştırma Enstitüsü’nde iklim ekonomisti olan Prof. Ottmar Edenhofer, “Bakü’deki iklim zirvesi bir başarı değil, en iyi ihtimalle diplomatik bir felaketin önlenmesiydi” diye konuştu. Edenhofer, buna karşın iklim kriziyle başa çıkmak için artık daha küçük ulus grupları arasındaki işbirliği gibi farklı yollara ihtiyaç duyulduğunu da belirtti. Greenpeace International’dan Tracy Carty ise yarım yüzyıldır yılda 1 trilyon dolar kâr elde eden fosil yakıt şirketlerinin finans havuzuna ödeme yapmaya zorlanması gerektiğini vurguladı.
Suudi Arabistan’dan fosil yakıtlardan uzaklaşmaya bariyer
Zirvede ele alınan bir başka önemli konu ise geçtiğimiz yıl COP28’te kabul edilen fosil yakıtlardan uzaklaşma kararının bir adım daha öteye taşınmasıydı. Ancak ülkeler bu konuda bir anlaşmaya varamadı. İklim Haber’in bildirdiğine göre, Suudi Arabistan müzakerelerin bu alanında önemli bir engel teşkil etti. Ülkeler, fosil yakıtlardan uzaklaşmayı da içeren, Küresel Stok Değerlendirmesi sonuçlarının uygulanması ve adil geçiş çalışma programı hakkındaki müzakereleri 2025’te gerçekleşecek Bonn toplantıları ve COP30’a taşıma kararı aldı.
Küresel Karbon Ticaret Anlaşması
Ülkeler, COP29’da, küresel karbon piyasasına ilişkin kurallar konusunda da anlaşmaya vardı. Böylece küresel ısınmayla mücadele için milyarlarca doların yeni projelere aktarılması planlanıyor. Piyasayı oluşturmaya yönelik uluslararası görüşmelerin başlamasından yaklaşık on yıl sonra kesinleşen anlaşmaya göre, karbon kredileri, ağaç dikmek veya daha yoksul bir ülkede rüzgar santralları kurmak gibi projeler yoluyla yaratılıyor ve bu projeler azalttıkları veya atmosferden emdikleri emisyonların her metrik tonu için bir kredi alıyor. Ülkeler ve şirketler iklim hedeflerine ulaşmalarına yardımcı olmak için bu kredileri satın alabilecek.