23 Nisan 2025 tarihinde İstanbul merkezli meydana gelen ve çevre illerde de güçlü şekilde hissedilen 6.2 büyüklüğündeki depremin ardından, sosyal medya platformlarında çeşitli komplo teorileri hızla dolaşıma girdi. Bu teoriler arasında en çok öne çıkan ise, depremin "HAARP" adı verilen bir sistemle yapay olarak oluşturulduğu yönündeki iddialar oldu.
Depremin yarattığı korku ve belirsizlik ortamında bu tür asılsız söylemlerin yeniden gündeme gelmesi, konuya bilimsel çerçevede yaklaşılmasını daha da önemli hale getiriyor.
HAARP nedir?
HAARP, "High-frequency Active Auroral Research Program" ifadesinin kısaltmasıdır. ABD tarafından 1990’lı yıllarda başlatılan bu program, 2014’ten bu yana Alaska Fairbanks Üniversitesi Jeofizik Enstitüsü tarafından yürütülmektedir. Kamuoyunda zaman zaman yanlış bir şekilde "gemi" olarak tanımlansa da, HAARP sabit bir kara tesisi olup denizle veya mobil bir araçla ilgisi bulunmamaktadır.
Programın temel amacı, Dünya atmosferinin üst katmanlarından biri olan iyonosferin yapısını ve davranışlarını incelemektir. İyonosfer, GPS, radyo frekansları ve uydu haberleşmesi gibi teknolojiler açısından kritik öneme sahip bir katmandır. HAARP, bu katmanın belirli bölgelerini sınırlı süreyle uyararak bilimsel gözlemler yapılmasına olanak tanır. Ancak bu süreç, doğa olaylarını tetikleme ya da yönlendirme gücüne sahip değildir.
İstanbul depreminde HAARP etkisi yok
İstanbul’da yaşanan son deprem sonrası sosyal medyada HAARP’a dair yüz binlerce paylaşım yapıldığı ve çeşitli görsel ya da videolarla bu teorilerin desteklenmeye çalışıldığı görülüyor. Özellikle kuşların olağandışı hareketleri ya da atmosferde gözlemlenen bazı bulut formları, bazı kullanıcılar tarafından HAARP faaliyetleriyle ilişkilendirilmeye çalışıldı.
Ancak bu iddialar, bilimsel verilerle örtüşmüyor. HAARP’ın mevcut teknik kapasitesi, yeryüzünde deprem yaratabilecek bir enerji üretimine ulaşmak bir yana, bu tür olaylar üzerinde hiçbir fiziksel etkiye sahip değil. Bu konuda hem araştırmacılar hem de ilgili kurumlar defalarca kez kamuoyunu bilgilendirmiş durumda.
Bilim insanları net konuşuyor
HAARP Programı’nın mevcut yöneticisi Jessica Matthews, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Tesisimizde kullanılan hiçbir cihazın doğal afet üretme veya tetikleme kapasitesi yoktur” diyerek tartışmalara son noktayı koydu.
Michigan Üniversitesi’nde atmosfer bilimleri üzerine çalışan Prof. Dr. Aaron Ridley ise, HAARP ile hava olayları veya depremler arasında herhangi bir ilişki kurmanın bilimsel dayanaktan yoksun olduğunu vurgulayarak, “Bu tür iddiaların bilimsel geçerliliği yoktur” dedi.
Cornell Üniversitesi’nden Prof. Dr. David Hysell de, HAARP ve meteorolojik olaylar arasında bağlantı kurmanın mümkün olmadığını, hatta bu iki kavramın aynı cümlede bile kullanılmaması gerektiğini ifade etti.
Deprem gerçekliği bilimle anlaşılır
Deprem, doğal bir yer hareketidir ve ülkemiz gibi fay hatları üzerinde yer alan bölgelerde sıkça meydana gelmektedir. Bu olayların anlaşılması, önlenmesi ya da etkilerinin azaltılması ancak bilimsel araştırmalar ve mühendislik çalışmalarıyla mümkündür. Bilimsel temeli olmayan komplo teorileri ise kamuoyunda kafa karışıklığı yaratmak dışında hiçbir amaca hizmet etmez.
Sigorta Life olarak, kamuoyunu güvenilir bilgi kaynaklarına yönlendirmeye ve afet riskleriyle ilgili toplumsal bilinci bilimsel gerçeklik temelinde güçlendirmeye devam edeceğiz.