SİGORTA LIFE - ÖZEL HABER
Sigortacılık sektöründe 30 yıllık bir geçmişe sahip olan GRI Sigorta Genel Müdürü Rüstem Güngör, Sigorta Life için çarpıcı açıklamalarda bulundu. Sigorta sektörünün geleceğinin mikro sigortacılıktan geçtiğine inandığını belirten Güngör, “Sigortacılık sektörü burada, bizimle birlikte bir değişime girecek ve yeni bir süreç başlayacak. Altını çizerek söylüyorum, bu sektördeki değişim bizimle birlikte başlayacak. Belki bizden sonra Bursa’da, Konya’da, Adana’da, Diyarbakır’da, Mersin’de, başka illerde veya Karadeniz’de bölgesel olarak şirketler kurulmaya başlayacak ve bölgesel kurulan şirket sayıları artacak. Artmasında da büyük yarar var,” dedi.
GRI Sigorta’nın ilk sekiz ayı ile ilgili değerlendirmelerde de bulunan Güngör, acente sayılarının gün geçtikçe daha da arttığını belirterek bunun şirket için büyük bir başarı hikayesi olduğunun da altını çizdi.
Rüstem Bey, sigortacılık sektöründe 30 yıllık geçmişe sahipsiniz. Emekliliğinizin ardından da bir sigorta acenteniz vardı. Peki, GRI Sigorta’yı kurmaya nasıl karar verdiniz? Bize kuruluş hikayesinden bahseder misiniz?
GRI Sigorta’nın kuruluş hikâyesi çok eski aslında. 1989-90 yılında sigortacılığa girdim. Eskişehir’de bir milletvekili arkadaşımız vardı. Kendisi bana şirket kurmakla ilgili bir teklifte bulundu, ben de bu fikre çok sıcak bakmadım ve sonradan İzmir’e geldim. İzmir’e geldikten sonra şirket açma fikri beni heyecanlandırmaya başladı. Dolayısıyla pişman mı oldum acaba diye düşünmeye başladım. Beni tanıyanlar bilir, sigorta şirketi kurma hayalim hep vardı. En son çalıştığım yerden ayrıldıktan sonra, acente açmanın daha ilginç olacağını düşünerek bu düşüncemi gerçekleştirdim. Acentemiz o dönemde büyüyerek gelişti ve belli bir zirve noktasına ulaştı.
Daha sonrasında sigorta şirketi kurma fikrine adapte olarak, işlemlere koyulmaya başladık ancak pandemi dönemine denk geldik. Sigorta şirketimizi kurmak için bu dönemde çok çabaladık. Biz kuruluştan önce altyapımızı hazırlamaya başladık. Yönetici arkadaşlarımızla birlikte kafa kafaya vererek her şeyi en başından düzenlemeye koyulduk. Kuruluş sürecimiz iki yıl sürdü. Şimdi ise sekizinci ayımızı doldurduk. Ruhsat aldıktan sonra iki ay genel altyapı, bilgi işlem altyapısı, bağlantılar ve sistem kuruluşları ile ilgili uğraştık. Bildiğiniz gibi Aralık ayında da ilk poliçemizi kestik. GRI Sigorta olarak çok iyi yerlere geldiğimizi ve çok güzel ilerlediğimizi düşünüyorum. Acente sayımız 1500’e yaklaştı. Kısa sürede böylesi bir sayıya ulaştığımız için ekip arkadaşlarımı canıgönülden kutluyorum. GRI Sigorta için şimdiden büyük bir başarı hikayesi diyebilirim.
Güngör: “Sigorta sektörünün geleceği mikro sigortacılıktan geçiyor”
Sektörde yer alan diğer firmaların aksine genel müdürlüğünüz İzmir’de bulunuyor. Bunun özel bir sebebi var mı? İzmir’de bulunmanızın size avantajları ya da dezavantajları olacağını düşünüyor musunuz?
İlk önce sorunuzun sonundan başlayayım. Bizlerin dezavantajı şu; İstanbul’da personel bulmak çok kolay oluyor. Burada yetkinliği ve yeterliliği iyi personel bulmak zor. Bu bizim tek dezavantajımız diyebilirim. Ancak şunu da biliyorum ki, teknik personeller, çalışacak personeller, müdürler ve yöneticiler İzmir’e gelmek istiyorlar. Açıkçası artık İstanbul’da kalmak istemiyorlar. Asıl sorunuza gelecek olursak, bunun birinci nedeni benim İzmir’e olan sevgim. Ben 16 yaşında üniversiteye geldim, Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi’ne… O günden beri de İzmir’den hiç ayrılmadım, kendi memleketime bile dönmedim.
Sigortacılık sektörü burada, bizimle birlikte bir değişime girecek ve yeni bir süreç başlayacak. Altını çizerek söylüyorum, bu sektördeki değişim bizimle birlikte başlayacak. Belki bizden sonra Bursa’da, Konya’da, Adana’da, Diyarbakır’da, Mersin’de, başka illerde veya Karadeniz’de bölgesel olarak şirketler kurulmaya başlayacak ve bölgesel kurulan şirket sayıları artacak. Artmasında da büyük yarar var. Pastayı büyütmenin yolu çoğunluktan geçer. Bizim ulaşamadığımız müşteri kitlesine başka bir firma ulaşacaktır, onların verdiği hizmet ve bizim hizmetimiz daha sonra karşılaştırılacaktır.
“İç Anadolu Bölgesi’nde, Karadeniz Bölgesi’nde veya Ankara’da bir şirket olmalı mı?” diye soracak olursanız, kesinlikle olmalı. Bizler bunu İzmir’de gerçekleştirdik. Yapılması lazım çünkü Türkiye çok büyük bir coğrafya, ne kadar çok insana dokunabilirseniz bu hepimizin yararına olacaktır. Yapılan, uygulanan sistemleri bizler kendimize uyarladık ve bu işin geleceği mikro sigortacılıktan geçiyor. Her sigorta şirketi kendisini bir düşünsün; genel müdürlüklerinin bulunduğu bölgede kaç tane müşterisi var, kaç müşterisine gitmiş? Bizim genel müdürlüğümüz Bornova’da ve burada hiç sigortalımız yok. Tüm Türkiye ile çalışıyoruz ama Bornova’da zayıfız. Çünkü “yakın körlüğü” diye bir gerçek var. Herkes uzağa bakmaya çalışıyor. Oysa yakını daha net görürsünüz. Yakın ile ilgilenirseniz, bu sizin hasar prim oranınızı da düzeltir. Çünkü müşteriyle kuracağınız dostluklar, arkadaşlıklar ve sigortalı oldukları dönemde onlarla kuracağınız temaslar, hasar prim oranlarınızı da etkileyecektir. Türklerin arasında biliyorsunuz dostluk, kardeşlik, akrabalık, arkadaşlık çok önemlidir. Bunu yapmazsanız Türkiye’deki sigortacılıkta kendi hasar prim oranlarınızı ve üretimlerinizi dengede tutamazsınız. Acenteniz müşterisine ve bölgesine hakim olacak, bölgelerinize de siz hakim olacaksınız. Yakında ve mikro pazarlarda olursak, bahsettiğim noktalara çok daha iyi hâkim oluruz ve bu da şirketlerin karlılık oranını çok daha artırır diye düşünüyorum.
Sigortacılık eğitim sistemine girmeli!
Sizlerden kısa da olsa bir değerlendirme almak isterim. 2021 yılının ilk altı ayı sektör bazında ve GRI Sigorta için nasıl geçti? Önümüzdeki günlerde sizce sektörü neler bekliyor, tahminlerinizi alabilir miyiz?
Sigorta sektörünün ilk altı ayının iyi geçtiğini düşünüyorum. Pandemi nedeniyle özellikle kara taşıtları sigortalarında, kaskolarda ve trafik sigortalarında hasar oranları oldukça düştü. Biz de tam bu döneme denk geldik. Hasar prim oranları biraz aşağı geldi. Sigortalılık oranı düşmedi, sigortalı oranı da düşmedi. Sektörün geneline baktığımız zaman çok az bir düşüş vardı ama tüm sigortacılık sektörüne baktığımız zaman, 2020’de büyüme var. Türkiye’de sigortalılığın öneminin oturmaya başladığını ve sigorta bilincinin arttığını düşünüyorum. Örneğin, araçların kullanılmadığı dönemlerde bile vatandaşlar kaskolarını yaptırmaya devam ettiler. Ancak diğer branşlar açısından bunu söylemek pek mümkün değil.
Yurt dışındaki verilere baktığımız zaman, Türkiye’nin daha çok yolu olduğunu düşünüyorum. Milli Eğitim Bakanlığı’nca “sigortacılık” teriminin eğitim sistemimizde yer alması gerektiğine ve küçük yaşta sigortacılığı öğretirsek bu konudaki toplum bilincini de yaratmış olacağımıza inanıyorum. Bu sistemin dört, beş yıl içerisinde çok iyi sonuçlar vereceğini düşünüyorum. Şu an bir anket yapılsa üniversite öğrencileri de dahil olmak üzere öğrencilerin çoğu sigortacılığın ne olduğunu, ne işe yaradığını bile bilmiyorlar. Bizler sigortanın önemini anlatmaktan ürünlerimizi pazarlamaya fırsat bulamıyoruz.
Acentelerin de yer alacağı AR-GE departmanı kurulacak
GRI Sigorta olarak tarım sigortacılığı alanında önemli farklılıklar yaratıyorsunuz. İlerleyen süreçlerde tarım sigortacılığı üzerine mi yoğunlaşmayı düşünüyorsunuz? Yoksa farklı branşlarda da ürünler görecek miyiz?
Benim şahsi olarak uzmanlık alanım tarım sigortaları. Şu anda kullanılan soğuk don sigortasının 1993 yılında ilk poliçesini düzenleyen ve ilk imzasını atan kişiyim. 93 yılında don sigortası, ilk soğuğa karşı üzüm ürününde ilçe başına beş milyon limitle başlamıştı. Sonra köy başına beş milyon limit oldu, ardından ilçe başına elli milyon oldu. Bu ülkede sigorta şirketleri o kadar güzel işler yapıyorlar ki, kendinize gelişecek bir nokta bulmanız lazım. Gelişebileceğiniz noktayı bulmanız ve AR-GE çalışmaları yapmanız lazım. Biz yakın zamanda bir AR-GE departmanı kuracağız. AR-GE departmanında bir ekip kurulacak ve bunların içine acenteleri de dahil edeceğiz. GRI Sigorta olarak yenilikçi şeyler yapmak istiyoruz. Biz tarım sigortasında şu anda adımlarımızı attık. Çok temkinli bir şirketiz. Temkinli olarak giriyoruz; yavaş ama sağlam ilerleyeceğiz. Gelecek sene tarım sektöründe de bizim yaptığımız yenilikler herkes tarafından görülecek.
“Acentelerimizi yalnız bırakmayacağız”
Acentelerinizin sizin için ön planda olduğunu her fırsatta dile getiriyorsunuz. Acenteler sektör için en önemli satış kanalları olsa da sektördeki firmalarımızın hepsi dijitalleşme ile birlikte kendi online satış kanallarını geliştirdiler. Tabii pandemi ile birlikte artan dijital olgunluk da buna fırsat yarattı diyebiliriz. GRI Sigorta’nın kendi satış kanalı olacak mı ya da farklı bir dağıtım kanalı düşünüyor musunuz?
Biz acentelerimizi hiçbir zaman yalnız bırakmayacağız. Acentelerimizle birlikte hareket edeceğiz. Hatta dijital platformdan satış yapmak istesek bile, o satışı acentelerimizin üzerinden geçireceğiz. Bizim merkez bir satışımız asla yok, acentelerimiz kanalıyla satışımızı yapmaya devam edeceğiz. Ancak yirmi yıl, otuz yıl sonra tam bir dijitalleşmeden bahsedebilirsiniz. Avrupa için söylemiyorum fakat Türkiye’de, özellikle Anadolu’da; insan size değerse, siz ona değerseniz iş yaparsınız. Ben hiçbir zaman acentenin oyunun dışında kalacağını düşünmüyorum. Hep oyunun içinde olacaklar çünkü inanılmaz bir acente kapasitemiz var ve devletimiz de acentesine sahip çıkıyor. Biliyorsunuz acentelerle ilgili kanunlar var, yönetmelikler var. Acentenizi büyütmeniz gerekir, acentenize destek olmanız gerekir ki ben acentenin gücüne çok inanıyorum.
“Hem gençlere sporda destek oluyoruz hem de mahalle olduğu için gençleri de topluma kazandırmak için çabalıyoruz”
Gültepespor ile olan sponsorluğunuza da değinmek isterim. Gültepespor’a sponsor olmaya nasıl karar verdiniz? Bu sponsorlukla ilgili hayalleriniz ve hedefleriniz var mı?
Her Türk erkeği gibi futbolu seven biriyim. Üniversite zamanlarımda da top oynuyordum. Yeni Bornovaspor’da da lisanslı futbolcuydum ancak sakalığımdan dolayı devam edemedim. Üniversite zamanlarımda ya ameliyat olacaktım ya da futbolu bırakacaktım. O günlerden bu yana futbol içimde heves olarak kaldı. GRI Sigorta’yı kurduktan sonra mobilya işlerini yapan bir firmamız vardı, o firmanın sahibi de Gültepespor’un başkanıydı. Gültepe insanların birbirini desteklediği ve birbirine sahip çıktığı bir yer. Bana sordular, “Rüstem Bey forma yaptırır mısınız?” Her şey aslında bu soru ile başladı. Forma yaptırdık, daha sonrasında bir konuşmamız esnasında para sıkıntısından ötürü ligden çekilecekleri konusu geçti. Benden bu konuda asla bir yardım istenmedi. Karşılıklı dertleşme sırasında bu durumu öğrendim. Bir spor aşığı olarak bu duruma izin vermem, gençlerimizin hayallerinin yıkılışını görmem elbette mümkün değildi. Takımı devam ettirebilmeleri için kendilerine sponsorluk teklifinde bulundum. “Adınızı GRI Sigorta Gültepespor olarak değiştirelim, biz de size destek verelim,” dedim.
Böylelikle hem gençlere sporda destek oluyoruz hem de sponsorluğumuz bünyesinde gerçekleştirdiğimiz “Gençleri Kötü Alışkanlıklardan Koruma Projesi” ile gençlerimize eğitim alanında imkanlar tanıyarak onları topluma kazandırmak için çabalıyoruz. Bu sebeple bu sponsorluk bizler için çok önemli. Belli mi olur, belki ileride 3. lige ya da 2. lige de çıkarız.
Genel müdürlüğünüzü, özellikle sizin makamınızı gezdiğimizde bizi birçok antika ve sanat eseri karşıladı. Antika koleksiyonu merakınız nereden geliyor? Ne kadar süredir antika eşya koleksiyonu yapıyorsunuz?
Antika merakım, sigorta şirketlerinde çalıştığım dönemin sonuna doğru başladı. Son on yıldır böyle bir merakım var diyebilirim. GRI Sigorta olarak bu birikimi değerlendirerek binamızın alt katında bir sanat galerisi kuruyoruz.
“Biz sanatı seviyoruz, sevenleri de bekliyoruz.”
Sanat eserleri ve antikalar demişken… Çok yakın bir zamanda “GRI Art” adını verdiğiniz sanat galerinizin açılacağının sinyalini verdiniz. Bu galeriden biraz bahsedebilir misiniz? Bu sergi alanında neler göreceğiz?
GRI Sigorta’nın alt katında bir yerimiz var, oraya “GRI Art” isimli sanat galerimizi kuruyoruz. 9 Eylül’de gerçekleşecek resmi açılışımız ile birlikte, sanat galerimizin açılışını da hızlandıracağız. Bunun yanı sıra, eserlerimizi sergileyeceğimiz bir sergi alanı da yapıyoruz. Fransız şömine saatlerinden sanat eserlerine kadar birçok sanat ürünü bu bölümde yer alacak. Biz sanatı seviyoruz, sevenleri de bekliyoruz.
Büyüme planlarınız var mı varsa bizimle paylaşır mısınız? Büyüme konusunda şirket olarak nasıl bir yol haritası izliyorsunuz?
Şirket olarak büyümeyi biz AR-GE üzerine ve acente üzerine planladık. Bu doğrultuda büyüyeceğimizi düşünüyoruz. Acente sayımızı artırarak, hem eğitim açısından hem mali açıdan her türlü desteği yapmak suretiyle acentelerimizi büyüterek bizlerin de şirket olarak büyüyeceğini düşünüyorum. Kısacası kazan-kazan yapacağız. Ben, “Personel azaltalım, az personelle çok iş yapalım. Böylece personel masrafı olmasın,” fikrine asla inanmıyorum. Çünkü yeni personelin yeni müşteriler, yeni acenteler demek olduğuna inanan biriyim. O yüzden hiçbir şekilde personel kısıtlamasına gitmeyeceğiz. Personel istihdamına önem vereceğiz. Kısacası GRI Sigorta olarak; personelle büyüyeceğiz, acentemizle büyüyeceğiz, yeni ürünlerle büyüyeceğiz.
Editör: TE Bilisim