Son yılların belki de en çok konuşulan pazarlama trendleri arasında markanıza ait bir hikayenizin olup olmaması geliyor. Storytelling yani hikâye anlatıcılığı günümüzde markaların tüketicilerle duygusal bir bağ kurmak için bulduğu pazarlama stratejilerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Bana kalırsa bir stretejiden daha çok müşteri ile aranızda kurduğunuz iletişimin ne kadar etkili olduğunun da kanıtı. Çünkü hikayeler insanlık tarihi boyunca insalarla bağ kurmanın, bilgiyi aktarmanın en doğru yolu olarak biliniyor.  Duygusal bağ kurma, anımsanma, farkılaşma hepsinin altında hikayeler var. Bir hikayeniz olmadığı sürece mevcut pazarlama stratejileriniz ile alabileceğiniz yol her markanın alabileceği kadar. Bu yüzden hikayesi olanlar hep fark atıyor. Bakınız; Nike, Coca Cola, Apple ...

Peki ülkemizde hikaye yazan markalar var mı? Hatta konuyu daha ileriye götüreyim, yaptığı işlerle kendi hikayesini yazanlar var mı? Elbette var, hemen ilk aklımıza gelenlerden biri THY. Türkiye’nin kültürel zenginliklerini ve dünyanın farklı yerlerine uçmanın insanları nasıl birleştirdiğini vurgulayan hikayelere yer veren THY küresel çapta bağ kurabilen nadir markalardan. Bir diğeri ise Arçelik. Hepimiz Çelik’le Çeliknaz’ın hikayesine şahit olduk değil mi?  Arçelik demek yenilik demek her çocuğun ağzına pelesenk olmuş bir pazarlama mottosu. Ve daha niceleri…

Bir de kendi markalarını yaratanlar var. Yaptığı işler, ilişkide bulunduğu markalar ve yaşam tarzı ile tamamen kendi benliğini oluşturan ve toplum tarafından kabul görerek belli bir saygınlığa ulaşmış kişiler. Burası için de  çok fazla örneğim var ama tümü için  söyleyebileceğim ön özel şey; bir kere samimiler, ulaşılabilirler ve  dürüst iletişim kuruyorlar. 

Şimdilerde ise markalar artık hikaye anlatımını sadece kendi ürün ve hizmetlerini tanıtmak için kullanmak yerine müşterileriyle birlikte ortak bir hikaye yazıyorlar. Mesela Nike’ın “just do it” logosu bir öğrencinin tasarım yeteneği ile birleşmesinden ortaya çıktı. Carolyn Davidson'ın tasarladığı 35 dolarlık swoosh, bir spor markasının sembolü olmaktan çok bugün hareket, başarı ve motivasyonun simgesi haline geldi. 

Hikaye anlatıcılığına nörobilimsel perspektiften baktığımızda ise iyi bir hikayenin kişilerde oksitosin hormonunun salgılanmasına neden olduğunu söyleyebiliriz. En azından bilimsel araştırmalar bunu veriyor. İnsan beyninin hikayeleri neden sevdiğini, hikayelerin nasıl daha uzun süre hatırlandığını ve hikaye dinlemenin beynimizde hangi kimyasal reaksiyonları tetiklediğini araştırdığımızda iyi bir hikaye yazan markaların da akıllarda oluşturacağı imajı varın siz düşünün. 

Bu yüzden hikayesi olan kurumlarda, hikayesi olan kişilerle çalışmak çok kıymetli.

Kişinin kendini bulması, öğrenme evresini hızlı geçirmesi, kendine değer yaratması için bu çok çok önemli bir olgu. Sadece ticari başarıya odaklanmanın ötesinde, belirli bir amaç, değerler ve kültür etrafında şekillenmiş güçlü bir hikaye size ilham verecektir. 

Dr. Ahmet Genç'in kaleminden: Sigorta Sektörü Ülke Karşılaştırmaları Dr. Ahmet Genç'in kaleminden: Sigorta Sektörü Ülke Karşılaştırmaları

Sevgilerimle.


Funda Çakar Deniz

Quick Sigorta Bütünleşik Pazarlama Direktörü

Editör: Üveys Altun